Zero Trust Nedir?

İşletmelerin bilişim altyapıları gün geçtikçe daha karmaşık hale geliyor. Tek bir işletme içinde birden fazla ağ, farklı bölgelerden mobil kullanıcılar, bulut hizmetleri, kendi altyapısına sahip uzak ofisler ve kendi cihazını kullanan kullanıcılar olabilir. Bu karmaşıklık eski güvenlik yöntemlerin yeterli olmadığını açıkça göstermektedir. Artık korunması gereken birçok çevre olduğundan saldırganlar bu çevrelerden birini ihlal ettiğinde yanal hareketlerle kritik bilgilere erişebilecektir.

İşte bu karmaşıklık, siber güvenlik için “Sıfır Güven” (Zero Trust) olarak bilinen yeni bir modelin geliştirilmesine yol açmıştır. Sıfır Güven bir ürün veya bir teknoloji değildir, bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım öncelikle veri ve hizmet korumasına odaklanır, ancak tüm kurumsal varlıkları (cihazlar, uygulamalar, sanal ve bulut bileşenleri) ve konuları (son kullanıcılar, kaynaklardan bilgi isteyen botlar) içerecek şekilde genişletilebilir ve genişletilmelidir.

Sıfır Güven yaklaşımı kuruma ait bir ortamda bir saldırganın bulunduğunu ve bu ortamın diğer ortamlardan daha farklı olmadığını, daha güvenilir olmadığını varsayar. Böylece bu varsayım işletmenin sürekli olarak risk altında olduğunu, bunların sürekli olarak analiz edilmesi gerektiğini ve analiz sonucu oluşan riskleri azaltmak için gerekli önlemlerin alınmasını sağlar. Koruma genellikle kaynaklara erişimi en aza indirgemeyi (yetkilendirme, tam zamanında erişim, doğrulama vb) içerir.

Devamını oku…

Eren Emre Kanal ile Siberkültür Röportajı

Eren Bey hoş geldiniz, röportaj isteğimizi geri çevirmeyip kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

Rica ederim, ben teşekkür ederim.

Öncelikle kendinizden bahsetmenizi rica ediyorum. Yani bilişim dünyasının dışındaki sizi tanımak istiyoruz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Ben, Eren Emre Kanal, San Francisco’da yaşayan, internetin mutfağında bir arayüz tasarımcısıyım. Aynı zamanda SiberKültür’ün kurucusuyum. Bilişim dünyası dışında derseniz, sanatın her alanına ilgi duyan, şu sıralar kendini video çekmeye adamış, sevgilisi ve köpeğiyle mutlu mesut yaşayan birisiyim.

Bilgisayarla ilk olarak nasıl tanıştınız? İlk kullanım zamanlarınızda en çok ne yaparak vakit geçirirdiniz?

Sene 91 idi. Doğal olarak babamın getirdiği bir bilgisayardı. Henüz çok küçük olduğum için yaptığım tek şey sadece açılan oyunlarla oynamaktı. Daha sonra ilk 386 pc’m ile olaya daha profesyonel yaklaşmaya başladım. Defalarca Windows kurup, kitaplardan Basic üzerinde oyunlar yazmaya çalıştım. Ms-Dos ve Windows‘tan sıkılınca ise bilgisayarın donanımını kurcalamaya başladım.

Devamını oku…