Blog yazarlarıyla röportaj: Geyik Mühendisi

Blog yazarlarıyla yaptığımız röportajlar serisi devam ediyor. Konuğumuz ise eğlenceli kişiliği ile Geyik Mühendisi. Bir çok blog yazarı konuğumuz gibi Geyik Mühendisi yazarı konuğumuzda öğrenci, Moleküler Biyoloji ve Genetik okuyan yazarımız okul bitince mühendis olamayacağını anlayınca kendisini Geyik Mühendisi ilan etmiş 🙂

Oyun oynamayı seven, spor yapan gitar çalan, bol bol geyik yapan yazarımızla yaptığımız röportaja geçelim isterseniz.

Hoş geldiniz, röportaj isteğimizi geri çevirmeyip kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

Rica ederim. Burada asıl teşekkür etmesi gereken kişi benim. Eder miyim? Düşünmem lazım.

Öncelikle kendinizden bahsetmenizi rica ediyorum. Yani bilişim dünyasının dışındaki sizi tanımak istiyoruz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Moleküler Biyoloji ve Genetik okuyorum. Bu nedenledir ki zamanımın büyük bir kısmı şu ünlü E.Coli bakterisinden koloniler büyütmekle geçiyor. Kanserojen maddelerle haşır neşir içindeyim, sağlığımdan şüpheliyim.

Biraz sporla, biraz da müzikle uğraşıyorum bunun yanında. Taekwondo’ya ilgim var, tam hangi kuşağa sahip olduğum henüz belli olmasa da okulda taekwondo antrenmanları olunca katılıyorum. Biraz da gitar çalıyorum. Klasik çalmaya çalıştım ama zor geldi aslında. Bildiğimiz sahil gençliğinin çaldığı 3 akorlu pop, rock müziğine döndüm. Buradan beni gitarist olarak alabilecek müzik gruplarına da sesim gidiyordur inşallah. Solist de olurum sesim iyidir.  -Güzel reklam oldu.-

Neyse biz konumuza dönelim. Yazarlıkla da aram sıkı fıkıdır. Öykü yarışmalarında derecelerim var. Bu yaz gidip Stephen King’e en az bir kitap imzalatmayı düşünüyorum. Bir de fotoğraf çektirebilsem ne mutlu bana.

Baya bir şeyler yapıyorsunuz yani 🙂 Bilgisayarla ilk olarak nasıl tanıştınız? İlk kullanım zamanlarınızda en çok ne yaparak vakit geçirirdiniz?

Bizim nesil –genel olarak-, okuldan kaçılarak gidilen internet cafelerde Half-Life kokan mırc aromalı bilgisayarlarla tanışmış olan bir nesil. Ben de bu neslin bir parçası olarak bilgisayarla kaynaştım. Bundan öncesinde bilgisayarla olan tanışma denemelerim, diskette taşınabilen oyunları oynayan abileri izlerken gerçekleşmiş, fakat hep hüsranla sonuçlanmışlardır. “Ne vardı yani siz oyununuzu oynarken şu küçük yavrucak da izleseydi? Ne gerek vardı her seferinde tekme tokat kovmaya?” Bu yüzden bir yerde istenmeyen adam olmaya alışkınımdır. Disketli abiler sağolsun.

Bilgisayara temel olarak tabi ki paint ile başladım. Çizdiğim Galatasaray konulu resimlerin haddi hesabı yoktur. Paint benim hem Word’um, hem Excel’im, hem de not defterim olmuştur. Üzerimde hakkı çoktur. Fakat bu sıralar kendisini pek fazla ziyaret etmiyorum; screen shot almadıkça. Vefasız mıyım neyim?

Paint office:)) Blog yazmaya başlamadan önceki internet yaşamınızdan bahsedebilir misiniz ?

Aslında “şimdiki gibi” denilebilir. Blog olayı eklenti gibi bir şey oldu eskisinin üzerine. Ne mi yapıyorum? Gazeteleri okuyorum –ama elde okunan gazeteler kadar zevk verdiğini söyleyemem-, birkaç takıldığım forum var, az biraz da msn. Çok aktif olarak kullanmıyorum interneti yani. İnternet üzerinde üretmeye çalıştığım tek şey Mühendis-i Geyik diyebiliriz.

Blog yazma fikri nasıl ortaya çıktı, nasıl başladınız?

ShockHaber.com vardı eskiden bilmem hatırlar mısınız. Onda da bloglarla aynı sistem vardı. Sanırım en çok o siteden etkilendim. Komikti. Güzeldi, hoştu. Mühendis-i Geyik diye bir blog da gayet onun kadar hoş olabilirdi.

Blogunuza verdiğiniz isim nereden geliyor? Bize biraz blogunuzdan bahsedebilir misiniz?

Lisedeyken genetik okumayı kafama takmıştım. Genetik bölümünden mezun olunca Genetik Mühendisi olacağımı sanıyordum. O hırsla bir çırpıda kazanıverdim bölümü. Acı olan durumsa, lisedeyken bizleri maalesef kandırmış olduklarıydı. Meğerse bu bölümden mezun olunca en çok moleküler biyolog, en az da genetikçi oluyormuşsun.  Mühendis olamayacağımın verdiği bu eziklik hep içimde bir yerde kaldı. Oysa mühendislik bana yakışırdı.

Ben de kendimi daha sonraları Geyik Mühendisi ilan ettim. Çok sıkı fıkı ortamlarda geyiğin dibine vurmasına yardımcı olurum biraz da… Aslında sadece ben değil, çevremdeki insanların çoğu birer geyik mühendisidir. Onlara buradan selamlarımı iletiyorum.  Çorlu’daki Annem, babam… Size de selamlar!…

:))) Blogunuza ne kadar vakit ayırıyorsunuz? Bunu yeterli görüyor musunuz?

Yani aklıma komik bir şeyler geldikçe karalarım bu fikirleri not defterine –paint kusura bakmasın- sonra da kaydederim. Zamanla da yayınlarım blogta. 2-3 günde bir. Yani birikmiş şeyler çoğu zaten O yüzden öyle çok çok zaman ayırdığım söylenemez yazılar için. ( Temaya ekleme yapmaya çalışmak zaman açısından pahalı oluyor tabi. Fakat onlar da ender gerçekleşiyor zaten. ) Buna rağmen yetersiz olduğu kanaatinde de değilim. Çünkü benim dışarıda asıl hayatım duruyor. Onu bekletmeye gelemem.

Blogunuzu incelediğimizde gerçekten özgün bir içeriğe sahip paylaşımcı bir blog olduğunu görüyoruz.  Belirli bir çizginiz var, bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?

Teşekkür ederim, ama çok da alçak gönüllü olmayacağım. Evet, özgün bir içerik var sitede. Çünkü çok kişinin yazdıklarını yazmıyorum. Yazdıklarım zaten benim olanlar. Benim kafamdan çıkma şeyler. Bazen de arkadaşlarla yaptığımız geyiklerin ürünü. Gündemi çok fazla takip eden şeyler değil nihayetinde. Kafasına göre takılan bir blog anlayacağınız. Kendisine çizilmiş bir sınır yok. Mizah olabilecek her şey içinde barınabilir.

Blog yazmak için kendinizi zorunlu hissettiğiniz oluyor mu? Yoksa hala ilk günlerdeki gibi eğlenceli bir uğraş olarak mı görüyorsunuz?

Benim böyle hissettiğim bir zorunluluk yok. Fazlasıyla eğlenceli. Aklıma bazen anlık olarak o kadar çok şey geliyor ki komedi olarak, bunları şimdiye kadar bir kağıda not alsaydım da unutmasaydım en az gelecek 1 yılı götürebilecek arşiv olurdu elimde. Yani zorunluluktan değil, keyiften yazıyorum desem yanlış olmaz.

Blogunuzun dışında başka zaman harcadığınız projeleriniz var mı ?

Şu an final sınavlarına kafayı yoruyorum. Şimdilik en önemli projem bu sınavları kazasız belasız atlamak üzerine kurulu. Fakat ileri zamanlara yönelik beni ihya etmesini umduğum birkaç yerde mizah yazarlığı yapma ümitlerim var. Olursa eğer, vay halimize! Bir de Oxford’un beni biyoloji bölümüne kabul etmesine yönelik şantajcı projelerim yok değil, ama burada açıklamasak iyi olur kanaatindeyim

Umarım düşleriniz gerçekleşir. Türkçe içerikli bloglarla yabancı dillerdeki bloglar arasında sizce farklılıklar var mı? Biraz bunlardan bahsedebilir misiniz?

Tabi ki var, olmaz olur mu? En basitinden biri Türkçe, diğeri de çoğunlukla İngilizce yazılıyor.

Şaka bir yana, tam emin değilim aslında, zira yabancı blogları çok takip etme fırsatım olmuyor. Türkçe içerikli olanları bile takip etmem bazen zorlaşıyor. Malum, bakteriler bir türlü rahat bırakmıyor. Ama yabancı içerikli olanların daha geniş kitlelere hitap etme şansının olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil.

Bloglar özellikle son dönemde yüksek okuyucu sayılarına ulaştılar. Bloglar medyaya alternatif olabilir mi? Medya gibi gündem oluşturacak güce sahip olabilirler mi?

Belki ilerde olabilir ama şu an çok zor gibime geliyor. Medya, bloglar alemine göre oldukça güçlü. Alternatif olabilmek için henüz erken. Medyanın bazı güçlü patronları böyle şeylere izin vermezler.

Eminim bir çok blog yazarını takip ediyorsunuz ama şu an aklınıza gelen takip ettiğiniz bloglar hangileri?

Mesela kelimelerin soyağacı, efsaneler, dilekss, okyanustaki rüzgar, taylanov, sertalp bilal… Daha çok kişisel bloglar. O da zamanımın elverdiği ölçüde.

Son olarak blog hayatına henüz başlamamış yada yeni yeni yazmaya başlayan yada yazan ama istediği okuyucu kitlesini bir türlü elde edemeyen blog yazarlarına/adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Valla öğüt verebilecek seviyede olduğumu düşünmüyorum. “Özgün olsun, sizin olsun.” derim en çok. Bunu da ben değil herkes söylüyor zaten. Daha dur bakalım. Bir 2-3 sene daha devirebilirsek, benden de birkaç öneri, tavsiye çıkar herhalde.

Verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür ederek, röportajımızın sonuna geldiğimizi üzülerek de olsa söylemek zorundayım. Gerçekten çok güzel bir sohbet oldu. Başarılarınızın devamını diliyorum.

Ben teşekkür ediyorum. Başka bir gün daha az resmi bir sohbette görüşmek üzere.

Geyik Mühendisi bloguna http://www.geyikmuhendisi.com/ adresinden erişebilirsiniz.

Yorum yapın