Blog yazarlarıyla röportaj: Teakolik

Blog yazarlarıyla yaptığımız röportajlar serisi devam ediyor. Bu günkü konuğumuz teakolik blog yazarı Hamza ŞAMLIOĞLU.

Röportajda Hamza beyin hayvanlara olan sevgisinden bloguna verdiği emeğe, bilişim dünyasında yaptıklarından yeni blog yazarı adaylarına bulunduğu tavsiyelere kadar bir çok konu paylaşıldı. Çok keyifli geçen bu sohbetimizi sonuna kadar hiç sıkılmadan okuyacağınızdan eminim.

Sözü fazla uzatmadan röportaja geçelim isterseniz.

Hoş geldiniz, röportaj isteğimizi geri çevirmeyip kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

Büyük bir zevkle elimden geldiği kadar size yardımcı olmaya çalışırım.

Tekrar teşekkürler. Öncelikle kendinizden bahsetmenizi rica ediyorum. Yani bilişim dünyasının dışındaki sizi tanımak istiyoruz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

28 Yaşındayım. Üniversiteyi yarıda bırakmak zorunda kaldım. Elektrik üzerine okudum. Kitaplarla aram iyidir. Özelliklede felsefe kitapları … Yeni evliyim 5. ayımız benim için dünyanın en güzel prensesi… Bir fabrikada bilgi-işlem sorumlusu olarak çalışıyorum.

Küçüklüğümden beri hayvanları çok severim hemen hemen her tür hayvanı besledim. En son bir kargam vardı. Kanatlarını iyileştirdikten sonra beni bıraktı gitti… Akvaryum, Muhabbet kuşları aklınıza ne gelirse… Şimdide bir akrep beslemeye başladım. Onun hikayesi biraz uzundur daha sonra sizlere bahsedebilirim.

Standart bir yaşam tarzım var. Mesela her hafta sinemaya gitmem 2-3 ayda bir tabi fırsat bulmak zor oluyor. İşim dışında yaptığım tek şey hanımımla vakit geçirmek yada arada kaçamak yapıp arkadaşlarımla takılmak. ( Evlendikten sonra onada ara verdim malum ) Yani biraz monoton bir yaşam tarzı diyebilirim.

Üniversiteyi yarıda bırakmanız üzücü olmuş. Evliliğinizi tebrik eder, ömür boyu mutluluklar dilerim. Akrep ve karga beslemenizi gerçekten ilginç buldum doğrusu: ) Bilgisayarla ilk olarak nasıl tanıştınız? İlk kullanım zamanlarınızda en çok ne yaparak vakit geçirirdiniz?

Bilgisayarla ilk olarak 93 de tanıştım. O zaman ortaokulda öğretmenlere felan özel bilgisayar dersi veriyorlardı. Neyaptım ne ettim o kursa gittim. Bilgisayar başında 3er kişi vardı. Birimiz klavyeyi birimiz kasayı birimizde monitörü sahiplenmiştik  Zaten elektronik aletlerin içini açıp one bu ne diye kurcalamak en büyük hobimdi halada öyle gerçi şimdi bozmadan açıp bakıyorum önceden bozuyordum her seferinde 

Sonra 1995 de babam bana Acer Aspire almıştı. Dün gibi hatırlarım 1GB lık HDD ler piyasaya girmiş fakat stoklarda yoktu. 1 ay bekledim ve 1.2 GB hdd 8MbRam P I 25Mhz bilgisayara sahip olmuştum.
Çevremde bilgisayarı olan pek fazla arkadaşım yoktu. Olanlarda olmayanlarda oyun oynamayı severlerdi. Bense bilgisayarın içini açıp kurcalamayı tercih ettim.

İyi hatırlıyorum 2 gün sonra bilgisayarı bozmuştum. Sonra teknik servis sonra tekrar bozdum bu sefer içini değil Windows’u kurcalayarak bozmuştum 3. De ise bu sefer babam “Bir daha bozarsan onu tamire götürmem yeter..” demişti.. Sağolsun ve götürmedi ben yine bozdum. 1 ay boyunca bilgisayar bozuk kalmıştı tabiî ki bende bilgisayarın ekranındaki MAVI EKRAN hatasının ne olduğunu çözmek için 1 ay uğraştım. Sonunda ona tek başıma Windows kurmayı başardım. Tabi o zamanlar herkezde bilgisayar yok olmasını bırak Windows kurmak ne demek onu bilen dahil yoktu. Pek yardım alamadım ama sonunda bilgisayarımı tamir ettim 

O gün bugündür hala oyunlarla aram yok… Ama hala teknolojik aletleri kurcalamaya devam ediyorum.

Bilgisayarla tanışalı 15 yıl olmuş, peki blog yazmaya başlamadan önceki internet yaşamınızdan bahsedebilir misiniz ?

İlk başta Chat odalarına girdim sonra bir zevk alamadım ve internet sayfalarına yöneldim. Daha sonra bu işide kurcalayıp bu sayfalar nerede saklanıyor bu chat odaları nasıl çalışıyor diye araştırdım. Sonra Host firmalarını ve server pc leri öğrenmeye başladım. Bir anda kendimi Linux ‘un içinde buldum.

Bedava internet sayfaları ozamanlar 8m.com lar meşhurdu onlardan bir tane aldım. Sonra bedava domain bulup 8m.com gibi yönlendirme yaptım… Yani kısacası balıklamasına daldım. Tabi daha sonra kendi server’im oldu. 2 Sene Host firmam ve 2 senede IRCD satışları ve teknikdestek hizmetleri ile uğraştım. Irc’ye pek takılmazdım ama ircd serverler arasında çok takılırdım. Hatta bir ara bana Ircop veren yerler bile olmuştu ne hikmetse Eggdop botu ekleyip çekip gidiyordum maksat muhabbet…

Host firmam olduğu zaman Linux sistemler üzerine kendimi geliştirdim. Ircd sistemlerda cabası oldu. Sonra PHP ve derken birkaç domain adı altında kendi internet sayfama sahip oldum. Sonra baktım ki böyle sürekli isim değiştirmekle olmuyor kendime bir isim aldım. TEAkolik.com Blog yazmaya sabit kalmaya yok asp yok php yok şu yok bu deyip sistemi sürekli değiştireceğime tek bir isimle tek bir sistem üzerine Blog yazmaya başladım. Tabi bunun sayesinde internette yani sanal alemde Sosyal hayatım genişlemeye başladı…

Bilgisayarla ilk tanıştığınız zamana göre çok gelişme göstermişsiniz. Blog yazma fikri nasıl ortaya çıktı, nasıl başladınız?

İnternette bir şey aradığınız zaman tam olarak çözüm bulmak zor. Özelliklede derdinizi anlatacağınız zaman kime ne yazacaksınız ?

Sonra düşündüm benim blog’umda bana soru sorabilsinler sonrada ben onlara cevap yazayım.. . Böyle bir şey olabilir mi ? Oldu …

Kullanıcıları yorum yapabilecekleri bir sistem üzerine çalıştım. Tabi birde forumlar 2 sene boyunca bir forumu yönettim forumda 120bin den fazla üyemiz vardı. Sonra fark ettim ki gelenler üye olmadan yazamıyor sorunları paylaşmaları için yok isim yok soyisim adres semt doğum tarihi.. Ya buna ne gerek var… Forumu bıraktım ve Blog’um üzerine yoğunlaştım.

Blog’umu WordPress üzerine devam ettim tabi tüm yazıları aktarabilmem zor oldu… Ama sonunda başardım. Artık hiç kimse üye olmadan sorusunu sorabilir ve bende cevap yazabilir oldum. Tabi tek başıma şimdi bu kadar sorunun altından kalkamıyorum ayrı mesele….

Birde beni Blog yazmaya iten sebeplerden biriside şudur..

Bir bilgisayar probleminiz var. PSU ‘ arızalı mı bilmiyorsunuz nasıl test edeceksiniz onuda bilmiyorsunuz internette arıyorsunuz ama İngilizce kaynak çok Türkçe kaynak yok.. O zaman neden ben Türkçe kaynak bu kadar azken kendi bilgilerimi de internete atarak bir Türkçe taş da kendim koymayayım diye düşündüm. Bildiklerim ve yeni öğrendiklerimle insanlara yardımcı olmaya karşılıksız yardım etmeye evet… Zorla üyelik zorla reklam tıklattırma ve zorla yazı yazdırmaya son.. İsterse yazı yazar iseyen üye olur isteyende kopyalar print eder gider… Mantığınına gittim.… Blog’larda zaten bunu yapıyor…

Kesinlikle tüm söylediklerinize katılıyorum. Özellikle paylaşımcı olduğunu iddia eden forumlarda sadece linkleri görebilmek için bile üye olmak gerekiyor. Paylaşımcılık bunun neresinde? Blogunuzun farklı bir ismi var. Blogunuza verdiğiniz isim nereden geliyor? Bize biraz blogunuzdan bahsedebilir misiniz?

“ TEAkolik “ İlk başta beni anlatan bir lakap bulmak istedim. Sonra yok olmadı… Düşündüm taşındım ne olabilirdi… Çay içmeyi çok severim hatta bazen su bile içmem sadece çay… Çay o kadar çok içiyorum ki 30-40 subardağı günlük içer hale geldim. Çaykolik oldu diye bilirim…. Neden bu ismi kullanmayayım diye düşündüm. Fakat domain alırken “Ç” harfi kullanamayacaktım. Caykolik.com da pek olmadı… “TEA” yani İngilizce ÇAY kelimesini başa koydum ve yanına kolik Türkçe olarak yapıştırdım. Kağıt kalemle karalarken TEAkolik ortaya çıktı… TEAkolik.tk sonra TEAkolik…… sonra TEAkolik…. ( bedava domainler ) daha sonrada TEAkolik.info en sonunda da TEAkolik.com olarak devem ettim. Bundan sonrada değiştirmeye niyetim yok 

teakolik

Blog’um e iyi bildiğim konu yani Bilgisayar donanımı ağırlıklı. Yıllarca teknik destek hizmeti verdim. Teknik destek sorumlusu olarak çalıştım. Yazılım firmalarında çalıştım satış yaptım…. Yani bu meretin her dalına girdim. Tecrübelerim ve karşılaştığım sorunlar çözümler Blog’umun konusu oldu tabi günlük hayattan bahsetmeyede devam ettim. Kafama göre arasıra oradan buradan yazmaya bazende göndermeler yapmaya başladım. Blog’umdaki en güzel mantık bir konu hakkında gelen yorumlara cevap vermek hatta alakasız bir soru bile gelse dikkate alıp cevaplayabilmek… Tabi belirli sınırlar içerisinde..

Blogunuza verdiğiniz isim çaya olan düşkünlüğünüzden geliyor demek 🙂 Blogunuza ne kadar vakit ayırıyorsunuz? Bunu yeterli görüyor musunuz?

Günlük 2 saat kadar. Maalesef yeterli göremiyorum. Bekar olduğumda günde 3-4 saat ayırabilirken şimdi 1 bazen 2 saat ayırabilmekteyim… Fakat Blog’uma günde 5-6 saat ayırabilirsem yeterli olabilir… Ama bugüne kadar blog’uma 6 saat hiç ayıramadım..

Blogunuzu incelediğimizde gerçekten özgün bir içeriğe sahip paylaşımcı bir blog olduğunu görüyoruz. Belirli bir çizginiz var, bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?

Teşekkür ederim. Bu çizgi aslında bir ihtiyaç meselesi olarak doğdu yani blog’um olmadan önce internette sorunlarımı yazar arardım ama pek cevap bulamazdım bulduklarımda İngilizce olurdu. İngilizcemde yok anca tarzanca İngilizcesi var bende… Türkçe kaynaklara bakıyorsunuz çoğu boş birçoğuda üyelik olmadan hayır yok diyor bazılarıda zorla reklam tıklattırıp içeriği öyle veriyor bakıyorsunuz içerik hiçbir işe yaramıyor… Üye olmak bir dert yok adı yok soyadı yok doğum tarihi yok tavsiye eden yok hobi yok mobi…. Ya kardeşim sen ne yapacan benim doğum tarihimi hobimi korkuyorum yakında milletten TCkimlik isteyecekler millette verecek… Sonra insanların üzerine sahte Kredi kartları çıkartacaklar…

Madem kaynak bulmak zor bulduklarında böyle o zaman neden sen bir kaynak olmuyorsun diye düşündüm… En azından kendi bilgimi Blog’umda paylaşmaya karşılıksız paylaşmaya başladım…

Aslında özgün olmak gibi bir şartım kuralım yoktu. Sadece mesela bir örnek vereyim. Atıyorum… Yeni bir dizüstü çıktı. Asus AAAA-BBBB modeli müthiş bir şey 360 derece dönüyor kalkıyor oturuyor vs… Blog sahipleri aynı yazıyı alıp kopyala yapıştır kopyala yapıştır …. Binlerce blogda aynı yazı aynı günlerde yayınlanıyor… Benimde aynı şeyi mi yapmam lazım ? Tamam bende Asus AAA-BBB modelinden bahsedeceğim ama satırı satırına aynısını değil. Gidiyorum bir tekno markete özelliklerine bakıyorum sonra internette yazılanları okuyorum gerekirse firmaya mail atıyorum sonrada forumlarda kullananlarla mailleşiyorum teknikservislere mail atıp ürün ne kadar kaliteli ne kadar arızası var ne yapar ne yapmaz… ve ondan sonra yazıyorum…

Bir ara birkaç tane editörüm vardı onlarda aynı mantıkta anlaşamadık çoğu kopyala yapıştır yapıtığı için yollarımızı ayırdık diğerleride aynı kafadan ama bir türlü düzeltemedim onlarda gitti.. Bazılarıda özel sebeplerden dolayı gitti… Yine tek kaldım hala onların yazdığı yazıları temizlemekle uğraşıyorum….

Blogunuz için gerçekten çok efor sarfediyorsunuz anlaşılan. Paylaşımlarınız için tekrar tekrar teşekkürler. Blog yazmak için kendinizi zorunlu hissettiğiniz oluyor mu? Yoksa hala ilk günlerdeki gibi eğlenceli bir uğraş olarak mı görüyorsunuz?

Hiçbir zaman zorunluluk olarak görmedim. Yani zorunlu değilim ama bunu yapmaya ihtiyacım var çünkü ilk günlerdeki o mantığım hala geçerli… Biraz eğlence birazda insanların hala bilgisiz olduğu düşüncesi beni blog yazmaya itiyor..

Blogunuzun dışında başka zaman harcadığınız projeleriniz var mı ?

İnternet üzerinde birkaç projem var. İleride aktif edeceğim daha doğrusu kendime özel yani piyasaya bir yenilik olarak düşündüğüm şeyler var.. Tabi ileride… Vakit beyin ve nakit…. Bu üçünün bir araya gelmesi lazım 

Türkçe içerikli bloglarla yabancı dillerdeki bloglar arasında sizce farklılıklar var mı? Biraz bunlardan bahsedebilir misiniz?

Bence birkaç çeşit blog var…
1. Copy Paste
2. Özgün içerik
3. İngilizce bloglardan çarpıp Türkçe olarak yayınlayanlar ( bir nevi copy paste..)
4. Sosyal bloglar ( Geyik muhabbet …. )
5. …….

İngilizce de olsa Fransızcada olsa hiç fark etmiyor.. Her yerde bir Cracker blog bir copy paste blog birde özgün içerik var…

Bloglar özellikle son dönemde yüksek okuyucu sayılarına ulaştılar. Bloglar medyaya alternatif olabilir mi? Medya gibi gündem oluşturacak güce sahip olabilirler mi?

Eğer blogları bir platform üzerinde toplayabilirseniz olur.. Mesela ileriki projelerimden birisi aslında bu blog sahiplerini bir platform altında toplamak gerçektende büyük ses getirebilir. Mesela bedava blog veren yerler.. Bu firmaların aslında elinde büyük bir güç var fakat blog sahipleri ile birebir iletişim halinde değiller işte bu iletişimi kurmak büyük bir gücün kontrolünü sağlamaktır. Buda emin olun internet aleminde çok daha fazla ses getirir..

Normalde bir Medya patronu bir şey yazar çizer söyler ertesi gün kapatılır veya özür diler ceza öder… İnternette nereyi ne zaman ne şekilde kapatabilirler ki ? a.com kapatsın aa.com çıkar..  Ayrıca internet geleceğe yön veren güçlerden birisi haline gelecek. Bunun gibi bir teknolojiye yatırım yapmak her zaman kazandırır…. Tabiki önemli olan bu gücü doğru kullanmaktır.

Düşüncelerinize katılmamak elde değil. Eminim bir çok blog yazarını takip ediyorsunuz ama şu an aklınıza gelen takip ettiğiniz bloglar hangileri?

Ferruh.mavituna.com Bilgiustam.com Nahnu.org Livetr.org bildirgec gibi baz blogları aktif olarak takip ediyorum tabi ismini hatırlamadığım ama RSS listemde olan birkaç blog daha var…

Son olarak blog hayatına henüz başlamamış yada yeni yeni yazmaya başlayan yada yazan ama istediği okuyucu kitlesini bir türlü elde edemeyen blog yazarlarına/adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Özgün olun, kendiniz gibi yazın ve copy paste yapmayın yapacaksanızda en azından kendi yorumunuzuda katın… Yazmak için yazmayın paylaşmak için yazın…

Verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür ederek, röportajımızın sonuna geldiğimizi üzülerek de olsa söylemek zorundayım. Gerçekten çok güzel bir sohbet oldu. Başarılarınızın devamını diliyorum.

İlgi ve alakanız için ben teşekkür ederim. Hamza ŞAMLIOĞLU

teakolik bloguna http://www.TEAkolik.com adresinden erişebilirsiniz.

Yorum yapın

Blog yazarlarıyla röportaj: Teakolik” üzerine 4 yorum

  1. tabiki orası işin espirisi 🙂

    Millet yazıyor yaa i.e 1024×768 felan diye… bende onlara karşı inat olarak yazdım gerçi Mozillayı alta yazanda görmedim sanırım nadirdir.. Ama i.e de site kayıyor buda bir gerçek 🙂

  2. 🙂 Aslında o 54″ LCD Monitör dü ama millet bana e-mail atmaya başlayınca değiştirdim..

    ” Sen 54″ LCD monitörü nereden buldun ?”
    ” 54″ LCD monitör olmaz ki”
    ” Benim LCD TV 105 ektan ama iyi görüntülemiyor”

    … gibi 🙂

  3. : Tekrar merhaba,
    üsteki yorumumu yazarken bir taraftanda teakolik adresine bakmaktaydım. İlgimi çeken bir ifade var ancak yorumu gönderdikten sonra farkettim bu sebeble ikinci kez göndermek istedim. El insaf hamze bey kardeşim sitende en sağ altta ki ifadeden alıntı yapıyorum. “Bu Sayfa En iyi 19″ Samsung LCD Monitör, 1024X768 çözünürlük ve Mozilla FireFox ile görüntülenir.” – Firefox tamam 🙂 1024*768 çözünürlükte kolay ben hangi parayla 19″ hemde LCD alacağım nereden bulacağım 🙂 Allah iyiliğinizi vermesin demekten kendimi alamadım. Tekrar başarılarınızın devamını dilerim.

  4. 🙂 Gerçekten hoş bir sohbet olmuş. Evliliğinizi tebrik eder, ömür boyu mutluluklar dilerim. Bence hamze beyin artık blogu belli ilgilenecekleri belli umarım en yakın zamanda kendisine destek verenler olur ve blog yeni gelin hanımla ve özel hayatında daha çok vakit geçirir. Zaman kısa ve özel şeyleri ertelediğimiz kaçınılmaz bir gerçek önce kendimize kendi içimize zaman ayırmamız dileğiyle..