Tüy Kalem Blog Röportajı

Blog yazarları ile röportaj serimiz kaldığımız yerden devam ediyor. Yeni röportajımız “Hayata Katılanlar Hakkında” sloganı ile yayın yapan ve http://www.tuykalem.org adresinde yayınlanan blogun yazarı Serap Kazancı ile. Bu keyifli röportajı bir solukta okuyacağınıza eminim

Serap Hanım hoş geldiniz, röportaj isteğimizi geri çevirmeyip kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

Asıl ben teşekkür ederim.

Serap hanım bilişim dünyasının dışındaki sizi biraz olsun tanımak istiyoruz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Kendim için farklı seçenekler oluşturmaya çalışsam da tecrübelerini paylaşmak istediğini her fırsatta dile getirdiği için babamı kırmayan ben aile şirketimiz de yöneticilik yapıyorum. Ticaret ve başka insanlara istihdam sağlama konusunda ki sorunlar ilk başlarda gözümü korkuttuğu için uzak durmaya çalışmış olsam da şimdiki durumundan çok mutluyum. İşine aşık olanlardan diyebilirsiniz. Sakarya’da yaşıyorum. 9 yıldır evliyim ve 3,5 yaşında bir erkek çocuk annesiyim.

Bilgisayarla ilk olarak nasıl tanıştınız? İlk kullanım zamanlarınızda en çok ne yaparak vakit geçirirdiniz?

Bu benim lise yıllarıma denk gelir. Lisede iken üniversite de devam ederim düşüncesiyle elektronik okuyordum. Laboratuarda numune bir adet bilgisayar vardı. Yanında da disketler. Windows’un adını duymamıştım daha. Basıc programları vardı. Kendiside açma ve kapama dışında pek bir şey yapamayan Asaf Hocam iki saatlik ders boyunca hayat hakkında konuşur ve tam olarak kullanmayı bilmediği için bizle birlikte konuya dâhil olmaya çalışırdı. İşte tanışmışlık bu dönemlere denk gelir.

Peki blog yazma fikri nasıl ortaya çıktı, nasıl başladınız?

Tam olarak anlatmak zor. Çünkü ben konuya dâhil olana kadar gözümde büyütüyordum. Yani bir blog sahibi olmak çok maliyetli ve bütün gününüzü alacak bir iş gibiydi. Malum yoğun çalışma hayatında bazen kendinize ekstralar çıksın istemezsiniz. İnternet sitesi kültürü ticaret anlamında yaygınlaşmaya başlayınca birçok kişinin iyi paralar kaldırmış olması bu düşüncemi destekleyen en önemli kaynağımdı. Yazıyordum ama bir kitap çıkartacak kadar iyi olduğunu bilmek ya da bilmemekten çok daha başka şeyler olsun istiyordum ve birilerinin bana ilk adım için başla demesi gerekiyordu. Eşim blogculuktan bahsetti ve ne kadar kolay olduğundan. O zaman başladım ve sonrasında tesadüfler zinciriyle doğru zamanda Halim Kılıç’la tanıştım. Şimdi onun bana yardımları ve desteğiyle bu durumdayım.

Serap Hanım, Blogunuza verdiğiniz isim (Tüy Kalem) ve slogan nereden geliyor? Bize biraz blogunuzdan bahsedebilir misiniz?

Bana ait hikâyeler var. Herhangi birinin okurken hayatına dâhil edebileceği türden çünkü onlar benim yaşamdan dâhil edebildiklerim. Başka isimler tarafından dâhil edilmişler var onlar benim severek okuduklarım. Sesinin duyulmasını isteyenler var onlar benim görüp görmemezlikten gelemediğim. Sıraladığımda yazabileceğim çok şey olunca dedim ki madem katılmaya çalışıyorum hayata katılanlar hakkında olsun. İsmim de duyduğumda kulağıma zariflik hissi versin ama kullanıldığım da işe yarayan. Tüm bunlar beni tüy kalem yaptı.

Blogunuza ne kadar vakit ayırıyorsunuz? Bunu yeterli görüyor musunuz?

Sadece kendi bloğuma yazılarımı eklemek maillere cevap vermek açısından baktığımda bir saat ama üretmek, araştırmak açısından baktığımda ortalama 3 saat. Başka sorumluklarım olduğu için zamanı iyi değerlendirmem gerekiyor ve bu şimdilik yeterli gibi.

Blogunuzu incelediğimizde gerçekten özgün bir içeriğe sahip paylaşımcı bir blog olduğunu görüyoruz. Blogunuzu diğer bloglardan farklı kılan özellikler nelerdir?

Söz konusu olan şey kişinin kendisi hakkında bilgi vermesi olunca bunu anlatmak zorlaşıyor. Belki eşlik eden okuyucular daha kolay cevaplayabilirlerdi. Ama tamamen özgün yazmak en önemli belirleyici olabilir.

Blog yazmak için kendinizi zorunlu hissettiğiniz oluyor mu? Yoksa hala ilk günlerdeki gibi eğlenceli bir uğraş olarak mı görüyorsunuz?

Zorunluluk hissi geldiği an tükenmişlik başlar gibi geliyor. Aslında yazmak da bir yetenek. Ben bugün oturup yazı yazmalıyım gibi olmak mümkün değil. Kendi adıma gördüğüm şey şeyi hikâye edebilir ya da anlatabilirim. Bu tükendiğinde ya da böyle bir his oluştuğunda kopmalar başlayacaktır. Beni mutlu eden ve gönülden bağlı olduğum emek sürecim. En rahat ettiğim yaşama alanım. Şimdilik böyle bir baskı yok.

Blogunuzun okuyucu sayısının artması yada azalması üretkenliğinizi olumlu/olumsuz etkiliyor mu?

Kesinlikle etkilemez. Çünkü binlerce yerli ve yabancı bloglar var. Binlerce de kullanıcı ve okuyucu. Çoğu zaman doğru paylaşımlara kolay ulaşamayız. Çok ya da az ziyaretçi almam ne çok iyi olduğumu ne de çok kötü olduğumu düşündürür bana. Fakat şu an için şunu diyebilirim ki her geçen gün biraz daha iyiye gidiyorum.

Bu sevindirici. Blogunuzun dışında başka zaman harcadığınız projeleriniz var mı ?

Kendi mesleğimle ilgili detaylar. Ayrıca proje olarak değil ama aile olarak günün belli saatleri kesinlikle birbirimize aidizdir. Değişik lezzetleri denemeyi, evimle ilgilenmeyi düzenli ve tertipli olma konusunda hassas olan beni meşgul eden diğer sebeplerdir. Bazen nasıl yetiştiğime ben bile şaşırıyorum. Zamanın yetmediğine inandığım anlarım çoktur.

🙂 Türkçe içerikli bloglarla yabancı dillerdeki bloglar arasında sizce farklılıklar var mı? Biraz bunlardan bahsedebilir misiniz?

Kopyala yapıştır desem bile yeter sanırım. Biz de emeğe saygı pek az.

Daha çok forumlarda rastlıyoruz bu duruma. Serap Hanım, bloglar özellikle son dönemde yüksek okuyucu sayılarına ulaştılar. Bloglar medyaya alternatif olabilir mi? Medya gibi gündem oluşturacak güce sahip olabilirler mi?

Hayır hala o kıvamda değiliz. Potansiyel var ama kullanmak belki ilerleyen yıllarda.

Eminim bir çok blog yazarını takip ediyorsunuz ama şu an aklınıza gelen takip ettiğiniz bloglar hangileri?

Bunu da kendi içimde kategorilere ayırıyorum. Mesela her gün düzenli uğradığım güncellenme hızlarına yetişemediğim bugün ne yapmış dediklerim var. Bazılarının ise yazdıklarına kilitli kalıyorum. Bu ziyaretlerle tanıştığım ve gönül bağı kurduğum isimler az değil. Sitemin de alt yapısı için emeği geçen premiumtemplate.org var ki çok önemlidir benim için. Odaoyunları7/24 var ki her gün bakarım. Dağınık O’da var en sıkı takip ettiklerimden. Neslihan, Mehbup Bir Damla Su, Yasin, Kayıp Şehirler… Kocaman bir liste yapabilirim. Ayrıca beni takip listesine almış kişilerin tamamına belli zamanlarda okurum. İsmini yazmadıkların sayısı yazdıklarımdan fazla. Aslında hiç isim vermemek en iyisi belki de : )

Bir gün birileri çıkıp blogunuzu yüksek bir fiyatla satın alınmak isterse, tepkiniz ne olur?

Bu emek verdiğim bir proje ve hiçbir maddiyat bende ki maneviyatını tamamlayamaz.

Son olarak blog hayatına henüz başlamamış yada yeni yeni yazmaya başlayan yada yazan ama istediği okuyucu kitlesini bir türlü elde edemeyen blog yazarlarına/adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Tavsiye değil belki ama şunu söyleyebilirim. Bir işe heves etmek ile emek vermek arasında fark vardır. Değerli olduğuna inandıklarınızı emeğinizle paylaşın. Okunmak ve çok tıklanmak zamanla gelecektir yine de değerinizi tam olarak ölçemezler.

Verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür ederek, röportajımızın sonuna geldiğimizi üzülerek de olsa söylemek zorundayım. Gerçekten çok güzel bir sohbet oldu. Başarılarınızın devamını diliyorum.

Teşekkür Ederim. Aynı şekilde bende sizin başarılarınızın devamını dilerim.

Serap KAZANCI’ nın sevimli günlüğü tuykalem.org‘ u sizde ziyaret edin.

Yorum yapın

Tüy Kalem Blog Röportajı” üzerine 2 yorum

  1. Benimde takip ettiğim kendine has özellikleri ve güzellikleri olan nacizane bir kişisel ve sosyal blogdur. Yazarı yakinen tanıdığım için kendisi hakkında ne söylesem az geleceği kanaatindeyim. Başarılarının devamını diliyorum.