Can Devecioğlu ile Blogcan.org röportajı

Blog yazarları ile daha önceden yaptığımız röportajlara bir yenisi daha eklendi. Konuğumuz blogcan.org yazarı Can Devecioğlu.Bu keyifli röportajla baş başa bırakıyorum sizleri.

Hoş geldiniz, röportaj isteğimizi geri çevirmeyip kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

Rica ederim. Elimden geldiği kadarıyla her isteği, projeyi değerlendiriyorum. PDFDergi gibi kaliteli bir siteyi geri çevirmem büyük bir yanlış olurdu benim için. Asıl ben size benimle röportaj yapmak istediğiniz için teşekkür ederim.

Öncelikle kendinizden bahsetmenizi rica ediyorum. Yani bilişim dünyasının dışındaki sizi tanımak istiyoruz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Lise öğrencisiyim. Ankara Bahçelievler Anadolu Lisesi’nde okuyorum. Bilişim dünyasının dışında pek bir uğraşım yok açıkcası. İnternet ve Blog Yazarları derneği Lise başkanıyım. Okul ve dersane dışında günümün büyük bir çoğunluğu bilgisayar başında geçiyor. Web programlama üzerine çalışmalar yapıyorum. Aslında bilişim dünyasının dışında pekte bir ben yok.

Bilgisayarla ilk olarak nasıl tanıştınız? İlk kullanım zamanlarınızda en çok ne yaparak vakit geçirirdiniz?

Açıkcası ben biraz şanslıydım bu konuda. İlkokul 1. sınıfta ilk bilgisayar deneyimimi kazandım. Bilgisayarın yanında hediye ettikleri 3 aylık Dial-up internet, okuma yazma bilmeden internete girmemi sağladı. O dönemler diğer çocukların aksine okuma yazma öğrenmeyi internet kullanmak için istiyordum. Her küçük çocuk gibi ben de oyunlarla vakit öldürdüm uzun yıllar. Hatta o dönemlerde o kadar çok oyunla içli dışlı oldum ki şu an hiçbir bilgisayar oyunu bana çekici gelmiyor.

Blog yazmaya başlamadan önceki internet yaşamınızdan bahsedebilir misiniz ?

Bu alanda da kendimi şanslı hissediyorum. Doğru insanlarla karşılaşmam beni internette normal kullanıcılardan farklı yerlere yöneltti. Blog yazmaya başlamadan önce MyNet’in MySite uygulamasına merak salmıştım. İlk internet sitesi deneyimim de bu şekilde oldu.

İlkokul 5. sınıfta bir site açmıştım. Daha sonra hazır kodlar ile yetinmeyip içerisine HTML ve JavaScript kodlar eklemeye başladım. İnternet siteme kullanıcıların üye olmasını istiyordum. Yaptığım araştırmalar sonucunda bunu HTML veya JavaScript ile yapamayacağımı, bunun için PHP veya ASP kullanmam gerektiğini öğrendim. Tercihim PHP oldu ve bu alanda kendimi geliştirmeye başladım. Ondan sonra ücretsiz forum dağıtım sitelerine kayıt oldum.

PhpBB ile yaklaşık 2 sene geçirdim. Gayet aktif bir Webmaster forumum vardı. Ancak daha sonra dağıtıcı olan site kapanınca ben de ortada kaldım. O dönemler de Php-Nuke, WordPress ve Mambo (yeni adıyla Joomla) yeni yeni ortaya çıkan CMS sistemlerdi. Hem Mambo üzerinde hem de kendi yaptığım portallar ile kendimi geliştirmeye devam ettim.

O yıllarda WordPress bana çok itici geliyordu. Çok fazla tema ve eklenti seçeneği bulunmuyordu ve en önemlisi Türkçe kaynak yok denecek kadar azdı. Bir de blog kavramı genellikle kişisel algılandığı için ben de farklı bir iticilikte o yönde oluştu çünkü ben kişisel yazmayı hiç sevmedim. Bu nedenle blog yazmaya oldukça geç başladım.

blogcanorg

Blog yazma fikri nasıl ortaya çıktı, nasıl başladınız?

Bir dönemler Teknoloji TV vardı. Orada her hafta bir internet sitesi sahibini konuk ediyorlardı. Ben de düzenli olarak izliyordum. Bir gece kafama koydum ve ben neden yapamayayım dedim. Önce Joomla kurdum. Daha önceden alışık olduğum Joomla ile oldukça aktif bir haber portalı ortaya çıkardım. 5 ay süren bu projem gayet iyi yerlere gelmişti ancak tek başıma gerçekten zorlanıyordum. Okulumu ön plana almak zorundaydım. Bu yüzden o sitemi kapatmak zorunda kaldım. Ben biraz fazla mükemmelliyetçiyim.

Bir işi ya tam hakkı ile yaparım ya da hiç yapmam bu nedenle bir süre site açmadım. Tabi ki localhost programları ile sürekli çalışıyordum. Bir önceki projem dolayısıyla içimde hep bir burukluk kalmıştı ve istediğim yeterliliğe ulaştığımı düşünmüyordum. Arada ufak projelerde oldu. Ortaklıklarım, editörlük yaptığım siteler gibi. Daha sonra blogcan.org’u açmaya karar verdim. Geçtiğimiz Mart ayında blogcan.org yayın hayatına başladı.

Blogunuza verdiğiniz isim nereden geliyor? Bize biraz blogunuzdan bahsedebilir misiniz?

Blogum için gerçekten manalı bir isim arayışına girmiştim. Türkçe’de bir çok isme "can" ilave edildiği için böyle bir alan adı aklıma geldi. Bir çok kullanıcı ismimin Can olmasına bağlıyorlar bunu ve kişisel bir blog olarak düşünüyorlar ama aslında kişisel bir blog değil. Evet çıkış kaynağının bir kısmı adım olsa da tam tersine benim blogcan.org’a kazandırmak istediğim imaj kişisellikten çok uzak, haber ve bilgi portalı imajı. Şu an kullandığım tema ve blogcan’ı sürekli güncel tutmam da bundan kaynaklıdır.

Blogcan.org, bilgisayar ile öyle veya böyle ilgilenen her kullanıcının kendine göre birşeyler bulabileceği bir blog sitesi. Donanım, Yazılım, Oyun, Güvenlik, Mobil konular, İnternet, Tanıtımlar, Tavsiyeler, WordPress, Joomla ve diğer webmaster konuları gibi kategoriler yer alıyor. Her gün 3-4 içerik girmeyi hedefliyorum kendime. Çoğu zaman da hedefime ulaşıyorum. Daha çok eklemek isterim tabi ki ama yoktan da var edemem. Gündeme göre eklediğim içerik sayısı değişiyor. Bazı günler gerçekten hiç bir gelişme olmuyor ve ben çok sinirleniyorum, bunun aksine bazı günlerde yazmak istediğim 8-9 içerik buluyorum fakat tasarruf edip ertesi güne saklıyorum 🙂

Blogunuza ne kadar vakit ayırıyorsunuz? Bunu yeterli görüyor musunuz?

Bilgisayarım yatağımın başında olduğu için sabah kalkar kalkmaz düğmesine basıyorum. Günde ortalama 4-5 saat ayırıyorum. Tek başıma ilgilendiğim için yeterli bir süre olarak görüyorum. Etrafıma baktığımda blogcan kadar ilgilenilen bir blog gerçekten göremiyorum. Çünkü ben önüme çıkan her içeriği, bilgiyi yazmaktan ziyade, kullanıcıların gerçek anlamda işine yarayabilecek, öğretici, bilgilendirici içerik yayınlamayı tercih ediyorum.

Blogunuzu incelediğimizde gerçekten özgün bir içeriğe sahip paylaşımcı bir blog olduğunu görüyoruz. Belirli bir çizginiz var, bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?

Ben kendimi asla başka kategoride bir siteyle ilgilenirken hayal edemiyorum. Çünkü ben gerçekten teknolojiyi ve elektroniği seviyorum. Bunu bir iş olarak görmüyorum çünkü bu benim eğlencem. Her gün blogcan’a içerik ararken farklı şeyler öğrenmek bana zevk veriyor ve mutlu ediyor. Maddi açıdan da bir beklentim olmadığı için severek yazıyorum. Diğer yandan insanlara bir şeyler verebilmek, paylaşımlarda bulunmak, sürekli yeni insanlarla tanışmak istiyorum. Bunun için de en iyi yol blogcan.org diye düşünüyorum.

Blog yazmak için kendinizi zorunlu hissettiğiniz oluyor mu? Yoksa hala ilk günlerdeki gibi eğlenceli bir uğraş olarak mı görüyorsunuz?

Blog yazmak için kendimi zorunlu hissediyorum çünkü bu bana keyif veriyor. Az önce de söylediğim gibi ben bu işi gerçekten seviyorum. Kendimi daha çok gündemi takip etmek zorunda hissediyorum. İçimden bir dürtü “Hadi yeni çıkan bir şeyler var mı bak!” diyor. Ne olmuş ne bitmiş bilmek hoşuma gidiyor. Öğrendiklerimi yazmayı seviyorum. Tam anlamıyla konu hakkında bilgi sahibi olmadan asla yazmıyorum.

Blogunuzun dışında başka zaman harcadığınız projeleriniz var mı ?

Blog siteme vakit harcamak dışında Seo ve Web programlama üzerine çalışmalar yapıyorum bu alanda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Onun dışında WordPress tema yapımı ile ilgileniyorum. Linux üzerine internette ne varsa okuyorum. Tamamen gelir amaçlı birkaç sitem var onlarla ilgileniyorum. Her gün farklı farklı blog yazarları ile irtibat kurmaya çalışıyorum.

Türkçe içerikli bloglarla yabancı dillerdeki bloglar arasında sizce farklılıklar var mı? Biraz bunlardan bahsedebilir misiniz?

Burada farklı bir şeye değinmek istiyorum. Blog kavramı, ilk olarak bir oyun sitesinde kullanılsa ve daha sonra yaygınlaşsaydı bize de o şekilde gelecekti. Bunu bir kültür olarak düşünebilirsiniz. Yabancılar blog kültürünü ortaya attılar ve biz bunu Türkleştiriyoruz. Kendimize özgü haline getiriyoruz. Blog sistemleri her alanda kullanılmaya başlandığı için biraz kolaya kaçmak olarak da görüyorum. Yabancılarda böyle bir şeyin olduğunu sanmıyorum. Öte yandan kişisel bloglar dışında belli kategorilerde paylaşım yapan blog sitelerinin gündemi hep aynı olduğu için çok fazla fark yok sanıyorum.

Bloglar özellikle son dönemde yüksek okuyucu sayılarına ulaştılar. Bloglar medyaya alternatif olabilir mi? Medya gibi gündem oluşturacak güce sahip olabilirler mi?

Kesinlikle! Blog siteleri yurt dışında büyük bir önem taşıyor. Firmalar, yeni ürünleri ülke çapında tanınmış blog yazarlarına hediye ederek onların sitelerinde bunu yazmalarını istiyor ve bu şekilde en iyi reklamı yapmış oluyorlar. Bir sitede okumuştum yakın zamanda vizyona giren Terminatör filminin galasına en çok bilinen blog yazarları davet edildi. Bana kalırsa bu blog kavramının ne kadar önemli bir noktaya geldiğinin en önemli ispatıdır. Artık blog siteleri ve yazarları gerçekten önemseniyor. Ancak tabi ki nitelikli blog sayısının en az iki katı kadar işe yaramayan blog siteleri var.

Eminim bir çok blog yazarını takip ediyorsunuz ama şu an aklınıza gelen takip ettiğiniz bloglar hangileri?

Takip ettiğim bir çok blog yazarı var tabi ki ancak takip ettiğim portal siteleri daha fazla. Şu an aklıma gelenler Erkut Ergenç, Barış Ünver, Erhan Sırt, Erhan Yakut ve Volkan Yılmaz.

Son olarak blog hayatına henüz başlamamış yada yeni yeni yazmaya başlayan yada yazan ama istediği okuyucu kitlesini bir türlü elde edemeyen blog yazarlarına/adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Tabi şimdi blog kavramının yaygınlaşması ile blog açmak oldukça kolay hale geldi. Blogspot’un bir çok alternatifi çıktı, WordPress ile ilgili kaynaklar her dilde çıkmaya başladı, eklenti sayısı arttı, tema seçeneği çoğaldı ve blogger sayısı da bir hayli arttı. WordPress için alternatifler bile var. Ben çok fazla blog olmasına karşı değilim ancak niteliksiz blog olmasına karşıyım. Bir şeyler üretmeyen, herhangi bir konusu bulunmayan, çalıntı içerik bulunduran blog sitelerinin olmasını istemiyorum ancak ne yazık ki bu tarz blogların sayısı nitelikli bloglardan çok daha fazla. Bu işe yeni girmiş veya girecek olan, istediği okuyucu kitlesine ulaşamamış arkadaşlara çok fazla araştırma yapmalarını öneriyorum. Bloglardan beklentilerini, blog sitelerinin amacını ve kendilerini nerede görmek istediklerini belirlemelerini tavsiye ediyorum. Hepsi ortaya çıkınca belki de bir blog sitesiyle asla hedefinize ulaşamayacağınız ortaya çıkacaktır, belki de tam aksine gerçek bir blog yazarı adayısınızdır. Az önce bahsettiklerimden sonra kendinizi gerçek bir blog yazarı adayı olarak görüyorsanız asla acele etmemeniz gerektiğini söylemek istiyorum. Bu altın kuraldır fakat çoğu zaman göz ardı edilir. Benim edindiğim en büyük tecrübe budur internet sektöründe.

Verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür ederek, röportajımızın sonuna geldiğimizi üzülerek de olsa söylemek zorundayım. Gerçekten çok güzel bir sohbet oldu. Başarılarınızın devamını diliyorum.

Can Devecioğlu’ na ait bu güzel blogu blogcan.org adresinden ziyaret edebilirsiniz.

Yorum yapın

Can Devecioğlu ile Blogcan.org röportajı” üzerine 3 yorum