Yunus Emre Bayraktar ile immortalance blog röportajı

Hoş geldiniz, röportaj isteğimizi geri çevirmeyip kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

Beni takip eden ve etmeyen insanlara kendimi tanıtma şansını verdiğiniz için ben teşekkür ederim.

Öncelikle kendinizden bahsetmenizi rica ediyorum. Yani bilişim dünyasının dışındaki sizi tanımak istiyoruz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

YTÜ MYO Makine bölümünde okuyorum. Düzenli ve planlı bir hayat yaşıyorum. Yaşamaktan da memnunum. Bunu sanırım kız arkadaşıma borçluyum. Genel oalrak kitap okurum ve seyahat etmeyi çok severim. Bir fırsatı bulduğum an yollara düşerim.

Bilgisayarla ilk olarak nasıl tanıştınız? İlk kullanım zamanlarınızda en çok ne yaparak vakit geçirirdiniz?

1997 yılında tanıştım ve uzunca bir süre Need For Speed oyunu oynadım.

Blog yazmaya başlamadan önceki internet yaşamınızdan bahsedebilir misiniz ?

Aslında blog yazmaya internete ilk girdiğim zamanlar başladım. MSN Space ile başlamıştım. Ondan önceleri ise kısa bir süre bana çok yardımı dokunan ve eskisi kadar içli dışlı olmasak da temellerimi atmamada yardımcı olan kişilerin web sitelerinde editörlük yapıyordum. Sonra blog tutmaya başladım.

Blog yazma fikri nasıl ortaya çıktı, nasıl başladınız?

Öncelikle MSN Space ile internet olayını kavramaya çalışıyordum. HTML bilgimi ve internetin temel taşlarını orada öğrendim diyebilirim. İlk zamanlarda onun blog olduğunu bile bilmezdim. Daha sonra Mustafa (Mud-ti) adlı bir arakadaşım WordPress’i tavsiye etti ve 2007 yılının temmuz adında kendi alan adım ve bloguma sahip oldum.

Blogunuza verdiğiniz isim nereden geliyor? Bize biraz blogunuzdan bahsedebilir misiniz?

Google da blogumun ismini nedir diye arattığınızda ismin nereden geldiğini öğrenebilirsiniz. Kendim için türettiğim bir takma isimden geliyor. İlk başlarda genel olan kategorimi daha sonra genel yoruma çevirdim ama şu anda toplum ve kültür-sanat ile alakalı yazıyorum.

Blogunuza ne kadar vakit ayırıyorsunuz? Bunu yeterli görüyor musunuz?

bazı günler hiç bakamasam da internette olduğum her an blogum bir köşede açıktır ve sık sık kontrol ederim. Yazı yazma sıklığım ise hem okumak, hem çalışmak ve özel hayatımdaki yoğun tempodan dolayı biraz düşük. Genelde yazdığımda uzun yazarım. Bir nebze de olsa arayı kapatıyorum diye düşünüyorum.

Blogunuzu incelediğimizde gerçekten özgün bir içeriğe sahip paylaşımcı bir blog olduğunu görüyoruz. Belirli bir çizginiz var, bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?

Bilgi paylaşmadıkça bilgi değildir felsefesi güderim. Bildiklerimi insanlara anlatmak ve onları bilgilendirmek çok mutlu ediyor beni. Bir terapi gibi düşünün. Blogumda bazı zamanlar yazdığım konular esintilenerek olsa da bu son bir yılda çok az. Genel olarak belediye otobüsünde kurduğum kompozisyonları işlerim. Kesinlikle kopyala-yapıştır zihniyete karşı bir insanım ve başarımı bu zihniyeti gütmediğime borçlu olduğumu düşünüyorum.

Blog yazmak için kendinizi zorunlu hissettiğiniz oluyor mu? Yoksa hala ilk günlerdeki gibi eğlenceli bir uğraş olarak mı görüyorsunuz?

Her zaman rahatlatıyor beni blog yazmak. Uzun süre yazmayınca kendimi sıkıntılar içerisinde buluyorum. Vazgeçilemez bir tutku benim için.

Blogunuzun dışında başka zaman harcadığınız projeleriniz var mı ?

Bir web hizmetleri şirketinde SEO işi yapıyorum ve ayrıca o şirkette projeler tasarlıyorum.

Türkçe içerikli bloglarla yabancı dillerdeki bloglar arasında sizce farklılıklar var mı? Biraz bunlardan bahsedebilir misiniz?

Farklılık elbette oalcak çünkü ingilizce bir blogun hitap ettiği kesim Türkçe bir blogun hitap ettiği kesimden daha fazla. Dünya o dili biliyor. Bu da yazarları daha da şehvetlendiriyor. Daha basit tasarımlarla daha büyük işler yapılıyor fakat bizde tasarım konusunu henüz aşamamış arkadaş çok. Yabancılar olayın Kâr boyutuna da bakıyor biraz. Biz ise okuyanı memnun etme boyutuna bakıyoruz. Kâr amaçlı yazanlar ise bazı zamanlar bu amaçlarını abartabiliyorlar.

Bloglar özellikle son dönemde yüksek okuyucu sayılarına ulaştılar. Bloglar medyaya alternatif olabilir mi? Medya gibi gündem oluşturacak güce sahip olabilirler mi?

Şu anda öyle güce sahip bir blog benim gözümde maalesef yok. En azından Türkiye‘de bu böyle. Çünkü daha yeni yeni alışıyoruz blog sistemine. Medya kadar güvenilir kaynaklar blog aleminde yaratılmış değil halihazırda.

Eminim bir çok blog yazarını takip ediyorsunuz ama şu an aklınıza gelen takip ettiğiniz bloglar hangileri?

Açık konuşmak gerekirse çok fazla yazar takip ettiğim söylenemez.

Son olarak blog hayatına henüz başlamamış yada yeni yeni yazmaya başlayan yada yazan ama istediği okuyucu kitlesini bir türlü elde edemeyen blog yazarlarına/adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Vereceğim tek tavsiye kendileri olsunlar ve kendilerini geliştirsinler. Kalite başarıyı muhakkak ki getirecektir.

Verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür ederek, röportajımızın sonuna geldiğimizi üzülerek de olsa söylemek zorundayım. Gerçekten çok güzel bir sohbet oldu. Başarılarınızın devamını diliyorum.

Ben de size bana bu güzel fırsatı verdiğiniz için tekrar teşekkür ediyorum. Hoşçakalın.

Yunus Emre Bayraktar’ ın günlüğüne immortalance adresinden erişebilirsiniz.

Yorum yapın