Yusuf Evmez ile Laktoz.net röportajı

Hoş geldiniz Yusuf Bey, röportaj isteğimizi geri çevirmeyip kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

Rica ederim.İlk röportajımı devamlı takip ettiğim bir siteyle yapmak benim için bir zevk.

Öncelikle kendinizden bahsetmenizi rica ediyorum. Yani bilişim dünyasının dışındaki sizi tanımak istiyoruz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Memnuniyetle. Adım Yusuf , 1987 Ocak doğumluyum. Öğrenim hayatımı Yıldız Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği 3.Sınıf öğrencisi olarak sürdürmekteyim.Okuduğum bölümü metoroloji olarak algılayan ve dalga geçen insanlardan bıkmış bir haldeyim J. Hayatta başıma gelen olumsuzlukları pek takmam.Belkide en kötü yanım budur.Çok fazla rahat olmam.

laktoz

Boş zamanlarımda web sitemle ilgileniyorum.Ondan arta kalan zamanlarda ise arkadaşlarımla nargilemi paylaşıyorum.Çok sıkı bir nargile tutkunuyumdur.Diğer ilgi alanlarım futbol,Formula 1 ve sinema’dır.

Bilgisayarla ilk olarak nasıl tanıştınız? İlk kullanım zamanlarınızda en çok ne yaparak vakit geçirirdiniz?

Bilgisayarla ilk tanışmam aslında Amiga 500 ile başladı.Ozaman bilgisayarlarda şimdiki gibi çok fazla yapabileceğiniz işlemler yoktu.İnternet zaten yoktu.Amiga 500 ile tek yaptığım oyun oynamaktı.Çok iyi Sensible Soccer oynardım.Daha sonra lise yıllarımda daha iyi bir bilgisayar ile tanıştım fakat onda da yine oyun oynamayı seçtim.Bilgisayarı verimli bir şekilde kullanmaya Üniversiteye hayatına girdiğimde başladım ve halada verimli kullandığımı düşünüyorum.Şuan için ilk yılların aksine hiç oyun oynamıyorum.

Blog yazmaya başlamadan önceki internet yaşamınızdan bahsedebilir misiniz ?

Blog yazmaya başlamadan önce internette sadece günlük gazeteleri ve haberleri okuyordum.Üniversiteye girdiğim ilk yıllarda üniversitemize ait bir forum sitesi vardı.Onda en çok vaktimi geçiriyordum.Kısa bir sürede Administrator seviyesine yükseldim fakat forumun aktifliği 3-5 kullanıcıyla olmasıyla kapatmak zorunda kaldık.

Blog yazma fikri nasıl ortaya çıktı, nasıl başladınız?

Aslında bir çok kişinin kendine ait bir web sitesi olduğunu görüyordum ama üşengeçlikten kendime ait bir blog açamıyordum.İlk önce bir arkadaşımla birlikte beğendiğimiz e-book’ları ve webmaster derslerinin paylaşıldığı bir blog açtık.Daha sonra ikimizinde derslerinin ağırlaşmasından ötürü gerekli ilgiyi gösteremedik ve kapatmak zorunda kaldık.2 sene kadar ara verdiğim blog yazarlığına bu sene bir arkadaşımın gazıyla yeniden başladım.Çok fazla boş vaktim vardı ve bu zamanı internette surf yaparak geçiriyordum.Okuduğum yazıları yorumlayarak insanlara aktarabileceğimi düşündüm.Arkadaşıma bu fikri söylediğimde o da aynı fikre sahip olduğunu söyledi ve bir gecede blog’u açtık.

Blogunuza verdiğiniz isim nereden geliyor? Bize biraz blogunuzdan bahsedebilir misiniz?

Aslında isim için çok düşündüm.İlgi çekici bir isim olmasını istedim.Aklıma bir gelen isimler hep herkesin aklına gelen isimlerden farksızdı. Birden aklıma laktoz geldi.Nerden geldi , niye geldi hiç bilmiyorum J Arkadaşlarımın fikirleri de olumlu yönde olunca bu ismi koymaya karar verdim.

Aslında benim blogum kişisel bir blog tarzında yazılar içermiyor.Yazmak istediğim bir çok konu olduğundan kişisel bir blogdan çok portal hissi vermeye çalıştım.Blogumda bir çok şey görebilirsiniz aslında.Güncel olaylar,sinema haberleri ve fragmanları,spor haberleri,ilginç haberler,mizah,magazin,sağlık,eğitim,oyunlar,videolar,müzik haberleri. Ayrıca hergün günün yemeği,günün fıkrası,günün şiiri ve bunları biliyor musunuz? başlıklı yazılarla ziyaretçilerin blogumda keyifli vakit geçirmesini sağlamaya çalışıyorum.

Yusuf bey blogunuza ne kadar vakit ayırıyorsunuz? Bunu yeterli görüyor musunuz?

Sabah kalktığımda ilk işim bilgisayarımı açıp bloguma yazı eklemek oluyor.Daha sonra kahvaltı edip tekrardan blogla ilgileniyorum.Aslında bir web sitesine gereğinden fazla vakit harcadığımı düşünüyorum.Ama kendimi bilgisayar başından alamıyorum.Günün okul,yemek ve arkadaşlarımla olduğum vakitlerin dışında büyük bir kısmını bloguma harcıyorum.Rakamlara vurmak gerekirse günün en az 4-5 saatini bloguma ayırıyorum diyebiliriz.

Blogunuzu incelediğimizde gerçekten özgün bir içeriğe sahip paylaşımcı bir blog olduğunu görüyoruz. Belirli bir çizginiz var, bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?

Sizin de söylediğiniz üzere blogumda kopya içerik barındırmamaya dikkat ediyorum.Bazı içerikler oluyor değiştiremiyorsunuz.Onları mecburen koyuyorum.Bir blog yazarının özgün olması gerekiyor benim için.Eğer kopya içerikle blog oluşturacaksınız buna blog ismini vermemelisiniz diye düşünüyorum.Ya da kendinizi kandırıyorsunuz.Yukarıda da söylediğim üzere sitemde genelde ilginç ve yararlı haberlere yer vermeye çalışıyorum.Umarım başarılı oluyorumdur.

Blog yazmak için kendinizi zorunlu hissettiğiniz oluyor mu? Yoksa hala ilk günlerdeki gibi eğlenceli bir uğraş olarak mı görüyorsunuz?

Eğer bir işin içine zorunluluk girerse ilerde o işten sıkılacağınızı düşünmekteyim.Eğer yaptığınız işi bir uğraş,bir hobi olarak görürseniz bu işte hem sizi mutlu eder hem de başkaları tarafından takdir edilecek seviyede başarılı olur.Eğer bir gün uyandığımda bloguma yazı yazmayı zorunluluk olarak görürsen sanırım o günün akşamı blog yazarlığına son veririm.

Blogunuzun dışında başka zaman harcadığınız projeleriniz var mı ?

Şuan için Üniversite hayatım yaşamımın en önemli dönemlerinden biri.Okuduğum bölümde bir yerelere gelmeyi istiyorum ve bunun içinde okuldaki hocalarımla bazı projelerde yer almaya çalışıyorum.Ülkemizdeki eğitim sistemi her ne kadar pratiğe izin vermesede gerek ödev yaparak gerek sunum hazırlayarak kendimi geliştirmeye çalışlıyorum.

Türkçe içerikli bloglarla yabancı dillerdeki bloglar arasında sizce farklılıklar var mı? Biraz bunlardan bahsedebilir misiniz?

İçerik bakımından pek bir fark olduğunu düşünmüyorum.Tek fark var bana göre o da okuyucu.Ülke insanı nedense yabancı dile karşı bir hayranlık besliyor.Bilmiyorum hiç fark ettiniz mi ama insanlar bir şey arayacakları zaman ilk önce yabancı dilde arıyorlar.Türkçe kaynaklarda aradıklarını bulamayacaklarını düşünüyorlar.Eğer bana derseniz “ Yabancı dilde yazılmış kaynak sayısı Türkçe kaynak sayısında çok daha fazla “ bunu kabul ederim ama eğer siz Türkçe yazılmış kaynaklara bakmadan yabancı dilde arama yapıyorsanız bu sizin yanlışınızdır diye düşünüyorum.Eğer Türkçe içerikli bloglara daha fazla ilgi gösterirsek inanıyorum ki yabancı dildeki bloglarla yarışacak düzeyde bloglara sahip olabiliriz.

Bloglar özellikle son dönemde yüksek okuyucu sayılarına ulaştılar. Bloglar medyaya alternatif olabilir mi? Medya gibi gündem oluşturacak güce sahip olabilirler mi?

Bloglar gerek kullanımı kolay gerekse genelde günlük olarak güncellendikleri için insanlar tarafından takip ediliyorlar.Buna bir de yazarın yorumu ve yaratıcılığı katıldığında blog okuyucuları medya’da okudukları haberlere oranla daha fazla zevk alıyorlar.Medya’nın birde insanları bazen yanlış yönlendirdiklerini düşündüğümüzde insanların bloglara neden önem verdiğini anlamak zor olmasa gerek.

Eminim bir çok blog yazarını takip ediyorsunuz ama şu an aklınıza gelen takip ettiğiniz bloglar hangileri?

Aslına bakarsanız popüler olanı sevmeme gibi bir özelliğim var.Bu özelliğimle çakışan durumlar söz konusu tabiî ki de ama genelde özen gösteriyorum.Arada bir takip ettiğim bloglar arasında yakuter.com ve dmry.net var.Bu 2 blogun gerçektende üst düzey bloglar olduğunu düşünüyorum.Başka pek takip ettiğim blog yok.Fakat blog kullanıcılarının bloglarını kayıt ettirdiği sitelerde önüme gelen bloglara bakarak yenilikler keşfediyorum.

Son olarak blog hayatına henüz başlamamış yada yeni yeni yazmaya başlayan yada yazan ama istediği okuyucu kitlesini bir türlü elde edemeyen blog yazarlarına/adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Blog yazmak demek özgün olmak demek.Daha önce de belirttiğim gibi başkasının yazısının aynısını sitenizde yayınlayacaksanız hiç yorulmayın derim.Blog yazarı olmak anlamlı yazılar yazmak değildir.İnanın insanlar anlamsız yazılara anlamlılardan daha fazla özen gösteriyorlar.İnsanlar hayatta yenilikler arıyorlar.Eğer kafaınızın bir tarafında değişik,yapılmamış,denenmemiş bir fikir var ve siz bunu her gün bir sonraki güne erteliyorsanız artık bırakın ertelemeyi.İster ücretli alan adı alın ister ücretsiz hiç fark etmez.Yeterki bir yerden başlayın.Sıkılmadan yazın ve bir gün göreceksiniz ki birileri sizin yazılarınızı okuyor ve takip ediyor.Bunun verdiği haz duygusu insanı daha fazla yazmak için resmen kamçılıyor.

Verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür ederek, röportajımızın sonuna geldiğimizi üzülerek de olsa söylemek zorundayım. Gerçekten çok güzel bir sohbet oldu. Başarılarınızın devamını diliyorum.

Yusuf Evmez’ in günlüğüne laktoz.net adresinden erişebilirsiniz.

Yorum yapın

Yusuf Evmez ile Laktoz.net röportajı” üzerine 4 yorum

  1. Sitemin birileri tarafından devamlı takip edildiğini duymak bir blog yazarının daha fazla yazması için yeterli bir güçtür.Çok teşekkür ediyorum.

  2. Yusuf’u elimden geldiğince takip ediyorum.Site bir blogtan öte bir haber sitesi alternatifi olarak görüyorum.Aradığım herşeye kolayca ulaşmamı sağlıyor.Burada keyifli zaman geçirebiliyorum anlatım oldukça güzel.Gayet göze güzel gelen bir kullanılmış sitede bunu da bir artı olarak görüyorum.Yusuf, sana çizgini kaybetmemen dileğiyle başarılar diliyorum. 🙂