Günün konuğu teknolojiherseyim.com blogunun yazarı Hakan Yamanoğlu. Aslında Hakan’ ı pc Magazine okuyucuları hatırlayacaklardır mutlaka, çünkü bir dönem dergide editörlük yapıyordu.
Her zamanki gibi çok keyifli bir sohbet oldu sizlerinde sıkılmadan okuyacağınızı düşünüyorum.
Sözü fazla uzatmadan röportaja geçelim isterseniz.
Hoş geldiniz, röportaj isteğimizi geri çevirmeyip kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim. Ayrıca çok geç cevap döndüğüm için de kusura bakmayın. Hosting firmalarından çekmeye devam ediyorum ne yazık ki (:
Estağfirullah. Öncelikle kendinizden bahsetmenizi rica ediyorum. Yani bilişim dünyasının dışındaki sizi tanımak istiyoruz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Blogumu takip edenlerin bildiği üzere, çok uluslu bir firmada danışman olarak görev yapmaktayım. İktisat Fakültesi mezunuyum. Blog yazmak ve işim dışında ise müzikle uğraşıyorum. 8 senedir flamenko gitar çalıyorum. Tam bir Paco de Lucia hastası olduğumu söyleyebilirim.
Hakan, Bilgisayarla ilk olarak nasıl tanıştın? İlk kullanım zamanlarınızda en çok ne yaparak vakit geçirirdin?
Bilgisayarla tanışmam 1994 yılına dayanıyor. İlk bilgisayarım 166mmx işlemcili 1.2 gb harddiskli, 8mb ramli bir pentiumdu (: O zamanlar 33.600 modemlerle güç bela internete bağlanırdık. Bilgisayarı aldığımdan bu yana programcılığa bir merakım var ve o zamanlar, zamanımın büyük bir bölümünü amatör programcılıkla uğraşarak geçiriyordum. –basicde “hello world” yazmak için debelenenlerdendim kısaca. (:-
Evet o günlerde bende aynı şeyleri yapmaya çalışıyordum 🙂 Blog yazmaya başlamadan önceki internet yaşamınızdan bahsedebilir misiniz ?
Blog yazmaya başlamadan önce yine internet dünyasıyla haşır neşirdim. 1999-2001 yılları arasında Pc Magazine dergisinde Visual Basic programlama bölümünün editörlüğünü ve yazarlığını yaptım. O zamanlarda Kondor Geliştirme Grubu adında bir programcılık grubumuz vardı. Hatta bir ara Türkiye’nin ilk işletim sistemini yazalım dedik ve Kondor adlı işletim sistemini farklı kollardan yazmaya çalıştık. Grubumuzda çok sağlam C+ ve Assembler programcıları da olmasına rağmen tabi ki Türkiye şartlarında bu çok da mümkün olamadı. Sağolsun Pc Magazine ekibi desteklerini esirgemedi, tanıtımımıza büyük katkı sağladı ancak yeterli değildi. Ve sonunda Grup dağıldı. Ben bir süre daha yazdığım tolları internette yayınlamaya devam ettim. 2004 yılından bu yana da Hardwaremania forumlarında yönetici olarak görev yapıyorum. Buradaki arkadaşlarım beni tHE_PaSSeNgEr olarak tanıyorlar.
Bu arada ilk kişisel web sitemi Artemis efes net üzerinde yayınlamıştım 1997 filandı sanırım, onu hatırladım birden. Güzel günlerdi..
İşletim sistemi fikri iyiymiş. Peki blog yazma fikri nasıl ortaya çıktı, nasıl başladınız?
Bir çok kişi blog yazmaya kişisel olarak başlar ancak benim başlama nedenim bunun tam tersiydi. Ticari bir firma kurup Techcrunch gibi bir teknoloji portalı oluşturmaktı fikrim. Ancak olayın detaylarına inince bunun riskli bir yatırım olduğuna karar verdim ve “neden en azından kişisel tecrübelerimi yazmayayım ki” diyerek yola koyuldum.
Blogunuza verdiğiniz isim nereden geliyor? Bize biraz blogunuzdan bahsedebilir misiniz?
Kendimi bildim bileli teknoloji ve teknolojiyi barındıran her şey benim hayatım oldu. Çocukken bile elektronik aletleri söker takarmışım annem ve babamın söylediğine göre. O kadar eskisini hatırlamıyorum o da ayrı bir mevzu (: Madem ki teknoloji benim hayatımdı, o zaman blogumun ismi de Teknoloji Herşeyim olsun dedim. www.teknolojiherseyim.com domainini aslında 2007 Nisan ayında tescil ettim ama fikrin ortaya çıkması ve hayata geçmesi arasında geçen süre yaklaşık 1 yıl kadar oldu. Sonunda Ocak 2008 de blogumu yayınlamaya başladım.
Blogunuza ne kadar vakit ayırıyorsunuz? Bunu yeterli görüyor musunuz?
İşim gereği sürekli bilgisayar başında olduğum için her an her yerden blogluyorum. Hatta mobil haldeyken bile bazen blackberry üzerinden kısa notları bloguma aktardığım oluyor. Bunun dışında geceleri bloguma yazı yazmak için ya da bir takım tasarımsal geliştirmeler için en az 1-1.5 saat vakit ayırıyorum. Bazen uykusuz kaldığım olduyor bu yüzden ama bu bir hastalık gibi.
Blogunuzu incelediğimizde gerçekten özgün bir içeriğe sahip paylaşımcı bir blog olduğunu görüyoruz. Belirli bir çizginiz var, bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?
Bloguma yazdığım yazıları seçerken genelde kıyıda köşede kalmış ancak diğer insanlar için önem arz eden konuları tercih ediyorum. Ayrıca yabancı teknoloji sitelerinden çevirileri de okurlarımla paylaşıyorum. Özgün içerik üreten/üretmeye çalışan yeni blog yazarı arkadaşlarıma da elimden gelen desteği vermeye çalışıyorum. Bana çoğunlukla sorulan bir soru var onun cevabını da buradan vereyim izninizle.
Bir çok insan 5 ay gibi kısa bir sürede nasıl bu kadar geniş bir okuyucu kitlesine sahip olduğumu soruyor. Bunun için ekstra bir şey yaptığım pek söylenemez aslında. Sanırım PC Magazine ve Hardwaremania geçmişim okuyucu sayımın bu kadar kısa sürede artmasında önemli bir etken. Ayrıca SEO ile de yakından ilgileniyorum. Ancak SEO yapacağım diye çöplük içerik üretimine de sonuna kadar karşıyım. Bununla birlikte” SEO ustasıyım”,” SEO’nun kitabını yazdı”m gibi iddialarım yok (: Yazdıklarımın Google üzerinden ziyaretçilerime son sürat ulaşması bana yetiyor.
Blog yazmak için kendinizi zorunlu hissettiğiniz oluyor mu? Yoksa hala ilk günlerdeki gibi eğlenceli bir uğraş olarak mı görüyorsunuz?
İlk başlarda, dediğim gibi ticari bir iş olarak düşünmüştüm bu blog yazma olayını ancak sonraları bu benim için bir eğlence, bir yaşam tarzı halini almaya başladı. Bu nedenle blogumu istisnalar hariç her gün güncel içeriklerle süslemeye gayret ediyorum. Zorunluluk hissi yok üzerimde ancak yazmadan da duramıyorum (:
Blogunuzun dışında başka zaman harcadığınız projeleriniz var mı ?
Blogum hafif hafif ticari bir hal almaya başladı. Özellikle son aylarda aldığım reklamlar bu yöne doğru gideceğimin habercisi. Sanırım, ilk başta hedeflediklerime zaman ilerledikçe ulaşmaya başlıyorum. Ancak iş çığrından çıkınca bunu tek başıma sürdürebilmem mümkün olmayacak gibi görünüyor. Önümüzdeki aylarda bu konuda bir projeyi hayata geçirmeyi hedefliyorum.
Türkçe içerikli bloglarla yabancı dillerdeki bloglar arasında sizce farklılıklar var mı? Biraz bunlardan bahsedebilir misiniz?
En büyük farklılık; ecnebiler üretiyor, bir çalıyoruz. Başka da bir şey söylemiyorum.
Bloglar özellikle son dönemde yüksek okuyucu sayılarına ulaştılar. Bloglar medyaya alternatif olabilir mi? Medya gibi gündem oluşturacak güce sahip olabilirler mi?
Kişisel blogların bu tarz bir başarı yakalaması en azından ülkemiz şartlarında yakın zamanda mümkün görünmüyor. Ancak ticari bloglar –ki Pilli Network bunun en iyi örneği- doğru hamlelerle kendi gündemlerini yaratabilecek güce sahip olabilirler. Bir Techcrunch da neden Türkiye’den çıkmasın ki? –Webrazzi yi ayrı tutuyorum. Çünkü tarz olarak Techcrounch gibi olsa da yapı olarak çok çok farklılar-
Eminim bir çok blog yazarını takip ediyorsunuz ama şu an aklınıza gelen takip ettiğiniz bloglar hangileri?
Hemen hemen bütün bilinir yerli blogları takip ediyorum. Ancak “öldüm, bittim, Güzin abla yardım et” tarzı bloglar ilgi alanımın dışında. İlk aklıma gelenler; Volkan Alabaz, Sesebian, Henster, Wolkanca, Nahnu, Beyn, Selcuk Hoca, Süleyman Sönmez,Webrazzi.
Son olarak blog hayatına henüz başlamamış yada yeni yeni yazmaya başlayan yada yazan ama istediği okuyucu kitlesini bir türlü elde edemeyen blog yazarlarına/adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?
Mutlaka özgün içerik üretsinler ve SEO’yu ciddiye alsınlar.
Verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür ederek, röportajımızın sonuna geldiğimizi üzülerek de olsa söylemek zorundayım. Gerçekten çok güzel bir sohbet oldu. Başarılarınızın devamını diliyorum.
Bu keyifli söyleşi için asıl ben teşekkür ederim.
Hakan Yamanoğlu’ nun bloguna http://www.teknolojiherseyim.com adresinden erişebilirsiniz.