Site icon pdfdergi

Blog yazarlarıyla röportaj: PuCCa GüNLüK

Blog yazarlarıyla yapacağımız röportajların ilkini blog dünyasının sıradışı yazarlarından PuCCa ile gerçekleştirdik. Bu eğlenceli sohbeti bir solukta sonuna kadar okuyacağınızdan eminim.

Sözü fazla uzatmadan röportaja geçelim isterseniz.

Hoş geldiniz, röportaj isteğimizi geri çevirmeyip kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

[Ben teşekkür ederim asıl.]

Öncelikle kendinizden bahsetmenizi rica ediyorum. Yani bilişim dünyasının dışındaki sizi tanımak istiyoruz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

[İzmir’in yerlilerinden kalan tek tük insanlardan biriyim. Üniversite bittikten sonra büyük denizde boğul PuCCa diyerek kendimi İstanbula atmıştım. Türkiye’nin en büyük kanallarından birinde rüya gibi bir işle medya hayatına atılmıştım. Sonra aşk daha ağır bastı, sevgilim nereye ben oraya diyerek tası tarağı toplayıp Ankara’ya yerleştim. Orda da aynı şekilde güzel bir kanal da iyi bir maaşla çalışıyordum lakin sevgilim denen deyyusla ayrıldık. Bir şehri sevdiren aşktır mantığıyla, Ankara’da da aşk kalmayınca, baba evine geri döndüm.

Şimdi ise sahibinin bile okumadığı yerel bir gazetede editörlük yapıyorum, az maaş alıyorum, külüstür bir arabam var ayın 15 günü işe otobüsle gidip geliyorum, eski klasik filmlere bayılıyorum, 2 ayda bir saç rengimi değiştiriyorum, küçükken film yıldızı olmak isterdim, hala ne zaman kamera görsem içime Ahu Tuğba kaçmış gibi kaşımı gözümü yamultuyorum, Evlenmek için canla başla çalışıyorum ama pilavı bir türlü tutturamıyorum, ]

Bilgisayarla ilk olarak nasıl tanıştınız? İlk kullanım zamanlarınızda en çok ne yaparak vakit geçirirdiniz?

[Çok şanslı bir çocuktum çünkü babam bilgisayar mühendisiydi, 95 yılında daha mini minnacıkken (11 yaşında) , babam beni başına oturttu bu aletin. Kendi kendine kurcala dedi, sadece oyun oynadım. Sonra göğüslerim çıkmaya başlayınca, ergen olduğumu hissedince mirc dolaylarına doğru yelken açtım.. İlk aldığım nick ise lolita17 -kendimden utanıyorum-.. Hatta o zamanlar cep telefonu denilen bir şey yoktu, önüme gelene aaa ne güzel bir arkadaş buldum heyoo diyerek ev telefonumuzu veriyordum.. 1 hafta sonra ev numarasını değiştirmek zorunda kalmıştık.

Ama hiç internetten sevgili bulmadım kendime. Hatta hiç kimseden hoşlanmadım bile bunca sene içinde.. Şimdi hatırlıyorum da kızlarla gelirdik okuldan sonra mircde chat yapardık, bi tanesi ordan bulduğu bir çocukla evlendi.. Seneler önce, Zurna’da İzmirli lolita17 diye bir hatunla konuştuysanız, bilin ki o benim 🙂

Blog yazmaya başlamadan önceki internet yaşamınızdan bahsedebilir misiniz ?

[Eski sevgilimin okuduğu okulun forum sayfasında onu ararken, hani kız arkadaşı var mı, napar ne eder gibisinden çocuğu araştırırken, bi baktım moderatör olmuşum, Her Türk vatandaşı gibi facebook, ve msn arasında gezip duruyordum. İnterneti çok sevmiyorum aslında ya da çok doydum.]

Blog yazma fikri nasıl ortaya çıktı, nasıl başladınız?

[O zamanlar psikopatça yaşanmış bir ilişkiden yeni çıkmıştım, kendimi depresyonun en derinliklerinde buldum. İlk başlarda bloğa acı kusuyordum resmen, zaman geçtikçe gün içinde yaşadıklarımı yazmaya başladım. ]

Blogunuza verdiğiniz isim nereden geliyor? Bize biraz blogunuzdan bahsedebilir misiniz?

[jetix de Pucca diye bir çizgi film var. Erkek arkadaşı Garu’nun peşinden koşturan onu öpmek için yerleri gökleri deviren çok tatlı bir karakter.

Günlük yaşadıklarımı yazmaya çalışıyorum, geldim yattım, içtim, kalktım gibi değil ama daha çok aşk hayatımı yazıyorum. Niye bilmiyorum bu konuda çok bahtsızım çünkü, hala bir dikiş tutturamadım.. Biraz fazla dürüstçe yazıyorum ama, kimseye kendimi beğendirme gibi bir kasma yaşamadan. Normal yaşantımda zaten, saf, temiz, insancıl bir maske takıp dolanıyorum, bloğa ise o maskenin altında yatan insanı yazıyorum. Ama inanıyorum ki bütün kadınlar bu şekilde.. ]

Blogunuza ne kadar vakit ayırıyorsunuz? Bunu yeterli görüyor musunuz?

[Günde 2 saat bile olmuyor bazen, resim aramak çok vaktimi alıyor.]

Blogunuzu incelediğimizde gerçekten özgün bir içeriğe sahip paylaşımcı bir blog olduğunu görüyoruz. Belirli bir çizginiz var, bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?

[Teşekkür ederim, o sizin kendi güzelliğiniz :P]

Blog yazmak için kendinizi zorunlu hissettiğiniz oluyor mu? Yoksa hala ilk günlerdeki gibi eğlenceli bir uğraş olarak mı görüyorsunuz?

[Açıkçası artık sıkıldım biraz. Sıkılmamamın sebebi ise, içinde kadın uzvu geçen her yazıda, sizi ‘hafif kız’ modunda görerek, bel altı yorum yazan youtube yorumcusu zihniyeti.. ]

Blogunuzun dışında başka zaman harcadığınız projeleriniz var mı ?

[İşimle ilgili çok var elbette, ama bir nane çıkacağını sanmıyorum]

Türkçe içerikli bloglarla yabancı dillerdeki bloglar arasında sizce farklılıklar var mı? Biraz bunlardan bahsedebilir misiniz?

[yabancı bloglara ancak işim düşerse uğruyorum, Türkçe bloglar ise daha çok vakit geçirmek için uğruyorum.]

Bloglar özellikle son dönemde yüksek okuyucu sayılarına ulaştılar. Bloglar medyaya alternatif olabilir mi? Medya gibi gündem oluşturacak güce sahip olabilirler mi?

[Hiç sanmıyorum, Aydın Doğan gibi bir rakipten bahsediyoruz. Şu dönemde imkansız böyle bir şeyin olması, haber blogları bile medya sitelerinden kopyala yapıştır yaparak kendilerine ekmek çıkartıyorlar. Üstelik bir çok blog milliyetin ana sayfasında ki haberleri direk koyarak, sonuna da ne kadar ilginçmiş diye yazıyor. Sonra da buna ‘kişisel blog’ diyor.]

Eminim bir çok blog yazarını takip ediyorsunuz ama şu an aklınıza gelen takip ettiğiniz bloglar hangileri?

[Biyonik kedi’yi mesela çok severek okuyorum,her blogcu gibi Gay kedi’yi okuyorum, Gregor Samsa, Virgilius, Buz Cevheri, Hiçbir şey Hakkında Her şey, Pudra, bi bunun on katı kadar daha blog sayabilirim okumaktan zevk aldığım.]

Son olarak blog hayatına henüz başlamamış yada yeni yeni yazmaya başlayan yada yazan ama istediği okuyucu kitlesini bir türlü elde edemeyen blog yazarlarına/adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?

[Tavsiye verecek en son kişiyim sanırım. Blog nasıl tuttu bu kadar ben bile anlamadım, Kendimden tavsiye demeyeyim de izlediğim bloglardan gördüğüm kadarıyla sadece içerik iyi olduğu zaman eninde sonunda yer ediniyor kendine bloglar. Kopyala yapıştır blogları hiç sevmiyorum. Her tarafından çiçekler böcekler ışıldaklar çıkan bloglardan hemen kaçıyorum, 4 bir yanı reklam olmuş bloglarda bende direk ticari amaç güden mekan gibi geliyor, ne yapsa da gözüme giremiyor. Sanırım böyle olmayan bloglar daha çok tutunuluyor. ]

Verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür ederek, röportajımızın sonuna geldiğimizi üzülerek de olsa söylemek zorundayım. Gerçekten çok güzel bir sohbet oldu. Başarılarınızın devamını diliyorum.

[Ben de teşekkür ediyorum… Çok eğlendim]

PuCCa GüNLüK’ e http://passiflora-rapunzel.blogspot.com/ adresinden erişebilirsiniz.

Exit mobile version