Site icon pdfdergi

Blog yazarlarıyla röportaj: Selçuk Hoca

Blog yazarlarıyla yaptığımız röportajlar serisi devam ediyor. Günün konuğu Selçuk Hoca blogunun sahibi Selçuk Koyuncu. 1980 doğumlu olan Selçuk Koyuncu 110 civarında blogu takip eden bir Türkçe Öğretmeni.

Selçuk Hoca’ da diğer blog yazarları gibi yeni blog yazarlarına kopyala yapıştır ile veya çalıntı içerik ile bir yere varılamayacağını söylüyor.

Şimdi konuğumuzla yaptığımız röportaja geçelim isterseniz.

Hoş geldiniz, röportaj isteğimizi geri çevirmeyip kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

Rica ederim.

Öncelikle kendinizden bahsetmenizi rica ediyorum. Yani bilişim dünyasının dışındaki sizi tanımak istiyoruz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Malum olduğu üzere öğretmenlik yapıyorum. Kepirtepe Anadolu Öğretmen Lisesi’ni ve 9 Eylül Üniversitesi’ni bitirdim. Şu an Gaziantep’te asker öğretmenim. Önümüzdeki sene İstanbul’da meslek hayatıma devam edeceğim.

Bilgisayarla ilk olarak nasıl tanıştınız? İlk kullanım zamanlarınızda en çok ne yaparak vakit geçirirdiniz?

Sanırım net bir cevap vermem zor. Ama Commodore 64 ve Windows 3.1’in neye benzediğini biliyorum. İlk zamanlar birçok kişi gibi benim de ilgimi bilgisayar oyunları çekmişti.

Blog yazmaya başlamadan önceki internet yaşamınızdan bahsedebilir misiniz ?

1998 yıllarında lisede okurken internetle tanıştım. O zaman sadece Mirc kullandığımı ve kısıtlı Türkçe içeriği aradığımı hatırlıyorum. Daha sonraları web tasarım üzerine merak sarmıştım. Geocities’te site tasarlayıp bazı şeyler yazmıştım. Üniversite yıllarında ise daha çok bilgi edinme ve e-posta gönderme amacıyla interneti kullanıyordum.

Blog yazma fikri nasıl ortaya çıktı, nasıl başladınız?

Bloglar ortaya çıkmadan önce zaten kendi çapımda çeşitli yazılar yazıyordum. Blogun yazma işine kolaylıklar getirmesi ve yazdıklarını birçok kişiyle anında paylaşabilme özelliği beni cezbetti. 2005 yılında doğum günümde bir blog açtım. O zamanlar sadece hayatımda olup bitenleri yazıyordum. Daha sonra farklı içeriklerde yazılar yazmaya başladım.

Blogunuza verdiğiniz isim nereden geliyor? Bize biraz blogunuzdan bahsedebilir misiniz?

Blogu kurarken önce isim ve soyadımı kullanmayı düşünmüştüm. Ama daha sonra adım ve mesleğimi birleştirip daha kolay söylenip hafızada kalan “Selçuk hoca” tamlamasını benimsedim. İlk blogumu açtığımda o zamanlar popüler olan bir diziden hareketle blogumun başlığına “hoca camide değil internette” yazmıştım. Blogumda genellikle bilişim, eğitim hakkında yazılar yazıyorum. Bazen kişisel hayatımdan paylaştığım şeyler de oluyor.

Blogunuza ne kadar vakit ayırıyorsunuz? Bunu yeterli görüyor musunuz?

Bloga günde 1-2 saat ayırıyorum. Tabii iş yazmakla bitmiyor. Yazılara gelen yorumlar, blogla ilgili teknik işler, bloga bağlı yazışmalar ve diğer blogları okumak biraz zaman alıyor. Bloga ayırdığım zaman yeterli hatta biraz eşime ait olan zamandan bile çaldığımı düşünüyorum.

Blogunuzu incelediğimizde gerçekten özgün bir içeriğe sahip paylaşımcı bir blog olduğunu görüyoruz. Belirli bir çizginiz var, bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?

İlk olarak özenli yazmaya çalıştığımı söyleyebilirim. Genellikle yazılarım belirli bir araştırmanın ve emeğin sonucu oluyor. Hatta bir iki haftada hazırladığım yazılar var. Zaten acil bir konu değilse yazıları iki günde yazıyorum. Birinci gün yazıyı yazıyor ve demlenmeye bırakıyorum. Ertesi gün bilgisayarın başına oturup yazıyı okuduğumda eğer yazı hoşuma giderse gerekli düzenlemeleri yapıp yazıyı yayınlıyorum. Eğer ertesi gün baktığımda yazı gözüme hoş gelmezse beklemeye devam ediyor. Birçok yazıyı o şekilde sildiğimi hatırlıyorum.

Genellikle uzun, bilgi veren saklanacak tekrar okunacak yazılar yazmaya çalışıyorum. Bu anlamda değişik bir tarzım var herhalde.

Blog yazmak için kendinizi zorunlu hissettiğiniz oluyor mu? Yoksa hala ilk günlerdeki gibi eğlenceli bir uğraş olarak mı görüyorsunuz?

Tabii zamanla insanın bloga bakış açısı değişiyor. Bazen yazmak zorunda hissettiğim konularda yazıyorum. Ama illede bugün yazı yazmalıyım diye klavyenin başına geçmiyorum. Zaten bir iş zorunluluk olursa fazla sürdürülemez.

Blogunuzun dışında başka zaman harcadığınız projeleriniz var mı ?

Blog dışında genellikle kendi mesleğim ile ilgili işleri yapıyorum. Çok kişinin zannettiği gibi öğretmenlik sadece okulda biten bir olay değil. Çoğu zaman eve iş getirdiğimiz oluyor. Bunların haricinde okumayı seviyorum.

Türkçe içerikli bloglarla yabancı dillerdeki bloglar arasında sizce farklılıklar var mı? Biraz bunlardan bahsedebilir misiniz?

Çok fazla yabancı blogu takip etmiyorum ama takip ettiklerim ile Türkçe bloglar arasında önemli farklılıklar göze çarpıyor. Öncelikle yabancılarda blog yazmak bir meslek haline dönüşmüş durumda. İnsanlar hayatlarını blog yazarak kazanıyorlar. Bizim bu aşamaya gelmemiz için epey yol katetmemiz gerekiyor.

Bu işin dış yönü ile ilgili bir tespit. Bir de blog içerikleri ile ilgili tespitler var. Şüphesiz onlar işlerini daha ciddiye alıyorlar. Oluşturdukları içerik bizden çok daha kaliteli. Bizim yazdıklarımız onlara göre çok defa basit kalıyor. Bir de biz birbirimize laf atmaya, polemik oluşturmaya bayılıyoruz.

Fakat zamanla Türk blog dünyasının kaliteli bir içerik oluşturacağına inanıyorum.

Bloglar özellikle son dönemde yüksek okuyucu sayılarına ulaştılar. Bloglar medyaya alternatif olabilir mi? Medya gibi gündem oluşturacak güce sahip olabilirler mi?

Blog medyanın alternatifi olamaz. Daha doğrusu ikisi farklı mecralar. Bir gazetenin alternatifi olabilmeniz için en az onun bir işe onun kadar kaynak ayırmanız gerekir. Bununla birlikte eğer bloglar istenen seviyeye gelirlerse köşe yazarlarına bazı açılardan alternatif olabilirler.

Önümüzdeki dönemlerde eğer blogların izleyici kitlesi popüler medya sitelerine yaklaşmaya başlarsa ancak o zaman bir gündem oluşturmaktan bahsedebiliriz. Şu haliyle blogların durumu maalesef” körler sağırlar birbirini ağırlar” atasözünü akla getiriyor.

Eminim bir çok blog yazarını takip ediyorsunuz ama şu an aklınıza gelen takip ettiğiniz bloglar hangileri?

Yaklaşık 100 kadar Türkçe, 10 kadar da İngilizce blogu takip ediyorum. Hangisini saysam diğerlerine haksızlık olur o açıdan hiçbirini vermeyeyim. Ama eşimin blogunu (www.uyuyang.com ) sürekli takip ediyorum J

Baya çok blog takip ediyorsunuz. Son olarak blog hayatına henüz başlamamış yada yeni yeni yazmaya başlayan yada yazan ama istediği okuyucu kitlesini bir türlü elde edemeyen blog yazarlarına/adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?

En önemli tavsiye kopyala yapıştır ile veya çalıntı içerik ile bir yere varılmaz. Bir yere ulaşsanız bile o yer kalıcı olmaz. Öncelikle blog yukarıda da bahsettiğimiz gibi hayatınızdan belirli bir zamanı çalan bir uğraş. Günlük olarak bir zaman ayıramıyorsanız hiç başlamayın. Yazdıklarınıza özen gösterin. Yazı dilinize, imla ve noktalamaya çok dikkat edin. En önemlisi de ilgi duyduğunuz, birikiminizin olduğu alanlarda yazın. Herkes bu konuda yazıyor ben de yazmalıyım düşüncesi pek iyi bir başlangıç değil. Türk blog dünyasının uzman bloglarına çok ihtiyacı var. Yani belirli bir konuya odaklanmış bloglara. Bunu değerlendirin kapsamı ne kadar dar olursa olsun belirli bir konuda devaml ı yazmaya çalışın.

Verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür ederek, röportajımızın sonuna geldiğimizi üzülerek de olsa söylemek zorundayım. Gerçekten çok güzel bir sohbet oldu. Başarılarınızın devamını diliyorum.

Ben de ilginize teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Selçuk Hoca isimli bloga http://www.selcukhoca.com/ adresinden erişebilirsiniz.

Exit mobile version