Site icon pdfdergi

Doğan Yıldız ile Şair Değilim Röportajı

Efendim, blog yazarları ile röportajımız devam ediyor. Konuğumuz sitemizde de zaman zaman yazıları yayınlanan Doğan Yıldız “Yorumcu”. Yorumcunun blogu aslında tam bir günlük gibi değil. Tabi günlüktür diyebilenler de olabilir. Yorumcu http://sairdegilim.blogspot.com sayfasında daha çok şiirlerini yayınlıyor. Yorumcunun şiirlerinden birini paylaşmak istiyorum:

Dermanım
Dertlerimden bir tanesinin derman olduğu
Ve dermanımında bir dert olduğunu öğrenmek
Onun sen olduğu bilmek ve dertlenmek ise derdim
Hangi mısralarımdaki derdim benim dermanım

Sözü fazla uzatmadan röportaja geçmek istiyorum.

Hoş geldiniz, röportaj isteğimizi geri çevirmeyip kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

Aşk olsun o kadar kaba birisine benziyor muyum? Hem henüz karar vermiş değilim geri çevirme konusunda

🙂 Öncelikle kendinizden bahsetmenizi rica ediyorum. Yani bilişim dünyasının dışındaki sizi tanımak istiyoruz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Çok enteresan bir soru nereden anladınız acaba bilişim dünyası içinde olduğumu da bir an dışarısına çıkıp nefes almak için iyi bir fırsat bilişim aslında yaşam tarzı diyebiliriz. Doğrudan ya da dolaylı yaşam biçimlerine dahil olmak yaşamın dönemecinde mevcut benim çok fazla aktaracağım bir aktive olmamakla beraber yağmurlu günlerde sahil kıyısında bulunmak, insanları seyretmek, benden dilini yorumlamak bunlar benim için anlam ifade eden şeyler. Eğitim hayatı olarak standart bir benden bahsetmek gerekirse Linux kadar özgür bir bakışım hayata gerçi içime kapanık sayılırım ama yani birazda çelişkili olduğum anlaşıldı sanırım bu cümlelerden 2 yıllık bilgisayar mezunuyum, sonrasında adam olamadığıma kanaat getirip 4 yıllık AÖF işletmesi okudum şiir konusunda iyi olduğumu söylediklerinden şiirimsiler karalarım 1 hafta öncesine kadarda yazdıklarımın sağda solda kaybolmasını önlemek üzere blog açtım. Sanırım bu beni anlatmaya yeterli.

İyiki de açmışsınız. Peki bilgisayarla ilk olarak nasıl tanıştınız? İlk kullanım zamanlarınızda en çok ne yaparak vakit geçirirdiniz?

Bilgisayarla ne zaman tanıştım. 95-96 yıllarında tanıştım. Lisede Bilgisayarla programlama kursu açılmıştı oradan olan tanışıklığım şu anki halinde meslek olarak devam etmektedir. Program yazma konusunda pek gelişmemiş olsam da sistem destek, sistem yönetimi konusunda mesleğimizden ekmek çıkarmakla meşgulüm. İlk kullanımlarda genellikle programlama üzerinde yoğunlaşmıştım sonrası internetin kucağında bulduk kendimizi o gündür bu gündür sallar kucağında kendileri

ehuehe. Blog yazmaya başlamadan önceki internet yaşamınızdan bahsedebilir misiniz ?

Aralarında çok fark olduğunu sanmıyorum. İnterneti blog yazmadan önce sadece fikirler ve bilgilere ulaşmak için bir araç olarak görürdüm. Dünyayı küçülten bir durum forumlarda aktif olmadım genellikle iş gereği bol bol teknik doküman okumak için kullanırım yani bir yerlerde ne kadar haykıran varsa ben onları dinlerdim sanırım blog yazarak bende dinleyenlere sesimi duyurmaya başladım. Sohbet programları, bu tür ortamlarda fazlasıyla bulundum ancak sanal yaklaşımlar bana göre değil gerçek yaşamdan farksız olarak gördüğüm iletişim ortamında farklı oluşumlar bende ters tepti diyebilirim.

Blog yazma fikri nasıl ortaya çıktı, nasıl başladınız?

Yazma fikri aslında hep yazıyorum da internette birilerine neden haykırma ihtiyacı duydum dersek sorunuza sanırım burada www.pdfdergi.com yönetimindeki arkadaşların büyük etkisi var. Zira kendileri yazma konusunda iyi olduğumu paylaştıklarında ve bende kıyı köşelere yazmaktan bıktığımda sabit bir yerlere yazabilirim diye sanırım blog yazma fikri çıktı.

Blogunuza verdiğiniz isim nereden geliyor? Bize biraz blogunuzdan bahsedebilir misiniz?

Blog ismim aslında anlaşılır ama şöyle yazarsak sanırım daha anlam kazanacak “Şair Değilim”  bu ismi çok düşündün mü derseniz düşünmedim. Şiir yazacaktım ve ulaşılabilir bir yerlere koyacaktım. Birileri bunları okuyacak, etkilenecek etkileyecek bu anlamda baktığınızda bir şairin fikirlerinden beslenmek müthiş bir şey ancak bu benim yazılarımda doğrudan bulunmayan bir özellik dolayısıyla şair olgusunda yazılar olmadığı belirtmek adına “Şair Değilim” olarak belirledim.

Blogunuza ne kadar vakit ayırıyorsunuz? Bunu yeterli görüyor musunuz?

Belli bir vakit ayırdığım söylenemez bir standardım yok zira bunun en büyük sebebi ise programlı olarak şiir yazamamam. İlham perilerinin keyfine göre şekillenen bir blog diyebiliriz. Yeterlilik konusu açıkçası bana yetiyor.

Perilerle aranızı iyi tutmanız gerekiyor anlaşılan 🙂 Blogunuzu incelediğimizde gerçekten özgün bir içeriğe sahip paylaşımcı bir blog olduğunu görüyoruz. Belirli bir çizginiz var, bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?

İçerik kendi doğallığından özgün olsa gerek yani özgün olmalı yoksa ben kendimden şüphe etmeye başlarım, belirli bir çizgi var mı? tabi o da farklı bir bakış açısı ama bir bakıma belirli bir çizgi denilebilir nihayetinde rotamız belli hedef en güzeli en incesi en zarifi en.. diye giden bir sözcük kümesi oluşturmak sanırım bunları paylaşabilirim.

Blog yazmak için kendinizi zorunlu hissettiğiniz oluyor mu? Yoksa hala ilk günlerdeki gibi eğlenceli bir uğraş olarak mı görüyorsunuz?

Bu tam bir pişti soru olmuş, şu zamanlar benim blog anlamında ki taze günlerim dolayısıyla eğlenceli gibi görünüyor. Ancak ilerleyen zaman içerisinde de değişiklik olmayacağını düşünerek ifade etmek isterim ki kendimi yaşamak dışında pek bir şeylere zorunlu hissetmedim şu ana kadar sanırım bu blog içinde geçerli olacaktır.

Blogunuzun dışında başka zaman harcadığınız projeleriniz var mı ?

Özel bir projem yok daha doğrusu magazine malzeme olacak pek bir tarafım yok onun içinde projeler değerlendirilmez diye düşünüyorum. Bilişim anlamında sormak istediyseniz sanırım yeteri kadar proje ile boğuşuyoruz bir de kendimizden bir proje sanırım bunun için hem zaman hem de bilgi açısından yetersizim.

Türkçe içerikli bloglarla yabancı dillerdeki bloglar arasında sizce farklılıklar var mı? Biraz bunlardan bahsedebilir misiniz?

Yabancı bloglarla fazla ilgim olmadığı için cevap veremeyeceğim bir soru ama mutlaka fark olmalı birileri diğerinden esinleniyordur diye tahmin ediyorum. Ama genel görüş olarak Avrupa sistemlerinde kişilerin düşünüş özgürlüğü daha gelişmiş ve kalıp dışı diyebilirim.

Bloglar özellikle son dönemde yüksek okuyucu sayılarına ulaştılar. Bloglar medyaya alternatif olabilir mi? Medya gibi gündem oluşturacak güce sahip olabilirler mi?

Sanmıyorum. Bilişim, bilgisayar ya da internet bunların ulaştığı kitleler belli hedefler belli alternatifler sonuçlar belli ancak medya dediğimiz olgu çok farklı kollardan her kesime hitap etmekte bu sebepten medyanın bir parçası olabilir gibi geliyor ve bir parça bütünün üstünde olamaz fikrimce

Eminim bir çok blog yazarını takip ediyorsunuz ama şu an aklınıza gelen takip ettiğiniz bloglar hangileri?

blog ya da site benim için önemli olan o an aradığım bilginin bana sunuluyor olması bu sebepten çok fazla takipliliğim yoktur ancak rss ekleyerek takip ettiğim siteler var zaman zaman bakıyorum.

www.pdfdergi.com

www.pclabs.com

www.linuxmasasi.com

http://canerblt.wordpress.com

Son olarak blog hayatına henüz başlamamış yada yeni yeni yazmaya başlayan yada yazan ama istediği okuyucu kitlesini bir türlü elde edemeyen blog yazarlarına/adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Tavsiye edecek düzeyde bir tecrübem yok, Kitlelere ulaşmak isteği varsa reklam konularında araştırma yapmaları ve kitle ile ilgili gerçek anlamda bir hizmet sunmaları gerekmektedir diye düşünüyorum. Eğer kendilerince bir şeyler yazmak için yola çıkmışlarsa bence yazacakları ya da yapacakları her neyse önce kendilerine yazmalarını / yapmalarını öneririm. Zira kendileri buna olumlu onay veriyorsa bunu paylaşması ne güzel şeydir. Benim önerim kendim için sloganı ile yola çıkmaları

Verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür ederek, röportajımızın sonuna geldiğimizi üzülerek de olsa söylemek zorundayım. Gerçekten çok güzel bir sohbet oldu. Başarılarınızın devamını diliyorum.

Üzülmeye gerek yok dilerseniz ben yazmaya devam edebilirim. Güzel bir sohbet oldu ama başından ısmarladığınız çay halen gelmedi. Başarılar sizde daim olsun saygılar efenim.

Çayı dursuna söylemiştik o da Rize’ ye gitmiş malesef 🙂 Doğan Yıldız’ ın Şair Değilim isimli günlüğüne sairdegilim.blogspot.com adresinden erişebilirsiniz.

Exit mobile version